Söyleşi: Arş. Gör. İlkay Ceren Sönmez / Arş. Gör. Erhan Kılıç
Fırat Üniversitesinin 50. yılı dolayısıyla gerçekleştirdiğimiz özel söyleşide, Rektör Prof. Dr. Fahrettin Göktaş, “Nice 50 yıllara! Üniversitemiz için emek veren herkese teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
Fırat Üniversitesi, 50 yıl önce temelleri atılan ve eğitimde önemli mesafeler kat eden köklü bir eğitim kurumu olarak, 2025 yılı itibarıyla hem bölgesel hem de ulusal kalkınmaya katkı sağlama noktasında büyük adımlar atmaya devam ediyor. Üniversitenin geçmişten günümüze uzanan akademik gelişimini, eğitim ve araştırma stratejilerini, ayrıca bölgesel ve ulusal kalkınmaya sunduğu katkıları ele aldığımız bu özel söyleşide, Rektör Prof. Dr. Fahrettin Göktaş ile Fırat Üniversitesinin geleceğe yönelik vizyonunu ve stratejik hedeflerini konuştuk.
Türkiye’nin önde gelen araştırma üniversitelerinden biri olarak akademik başarılarını her geçen yıl artıran Fırat Üniversitesi; bilimsel projeleri, ulusal ve uluslararası iş birlikleri ile geleceğe emin adımlarla ilerliyor. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin en köklü eğitim kurumlarından biri olarak akademik kadrosu, öğrenci sayısı ve bilimsel çalışmalarıyla Türkiye’nin önemli üniversiteleri arasında yer alıyor. Üniversitenin gelecek vizyonunu, araştırma üniversitesi olma misyonunu ve eğitim kalitesini artırma yönündeki çalışmalarını içeren bu söyleşide, üniversitenin önümüzdeki yıllarda izleyeceği stratejik yol haritasını detaylı bir şekilde ele aldık.
“50. Yıla Ulaşmamıza Vesile Olan Herkese Teşekkür Ediyorum”
Fırat Üniversitesi’nin 50. yılı hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?
Elazığ’da yükseköğretim sevdası, 1950’lerin başında başlamış ve o dönemde şehirde bir üniversite kurulmasına yönelik ciddi çalışmalar yapılmıştır. Ancak Elazığ’a değil, Erzurum’a Atatürk Üniversitesi kurulmuştur. Nihayetinde, 1967 yılında Elazığ’da Yüksek Teknik Okul kurulmuş, 1969’da ise bu okul, Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi’ne dönüştürülmüştür. 1970’te Veteriner Fakültesi kurulmuş, 1975 yılında ise Fen ve Edebiyat Fakülteleri ayrı ayrı kurulmuş ve üç fakülte, Veteriner Fakültesi ile birleştirilerek Fırat Üniversitesi kurulmuştur. Aslında, 1982’ye kadar Elazığ’da iki üniversite bulunuyordu: Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi ile Fırat Üniversitesi. Sonraki gelişmelerle birlikte, Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi ile Fırat Üniversitesi birleşerek bugünün temelleri atılmıştır.
Bugün geldiğimiz noktada; 16 fakültemiz, 4 enstitümüz, 1 devlet konservatuvarımız, 2 yüksekokulumuz, 9 meslek yüksekokulumuz ve 24 araştırma merkezimiz bulunmaktadır. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin en fazla öğrencisi olan üçüncü; akademik personel nüfusu açısından ise ikinci üniversitesi konumundayız. Üniversitemiz, bölgesel ve ulusal çapta oldukça başarılı; Türkiye’de artık Fırat Üniversitesi deyince, başarılı akademik çalışmalar ve kaliteli eğitim akla geliyor. Dolayısıyla, böyle bir seviyeye ulaşarak 50. yılı kutlamak bizim için önemli bir gurur kaynağı. Bu sürece katkıda bulunan geçmişten bugüne kadar tüm rektörlerimize, akademik ve idari personelimize, mezunlarımıza ve mevcut öğrencilerimize teşekkür ediyorum. İnşallah, bu başarılar önümüzdeki süreçte de artarak devam edecektir.
“Akademik ve idari personelimizle birlikte topyekûn çalışıyoruz”
“Tüm birimlerdeki akreditasyon çalışmalarını üç yıl içinde tamamlamayı planlıyoruz”
50. yılında üniversitenin eğitim-öğretim süreçlerine yönelik kalite standartlarını artırma noktasında izlediği stratejiler nelerdir?
Aslında dünyada nüfus giderek azalıyor; özellikle genç nüfus azalıyor ve bu, büyük bir problem yaratıyor. Dolayısıyla üniversiteler; eğitim kalitesi, bilimsel çalışmalar ve akreditasyon süreçlerinde eksiklikler yaşandıkça, nüfusun da azalmasıyla birlikte kapanma eşiğine gelebilirler. Biz, bu durumun farkında olan bir üniversiteyiz. Dolayısıyla üniversiteler; eğitim kalitesi, bilimsel çalışmalar ve akreditasyon süreçlerinde eksiklikler yaşandıkça, nüfusun da azalmasıyla birlikte kapanma eşiğine gelebilirler. Biz, bu durumun farkında olan bir üniversiteyiz. Bu nedenle eğitim kalitesini artırmaya yönelik çalışmalar yapıyoruz. Örneğin, bütün bölümlerin derslerini yeniden gözden geçirdik; zorunlu ve seçmeli derslerin yanı sıra sosyal seçmeli ders havuzu oluşturduk. Dünyada da içerikler bu şekilde hazırlanıyor; çünkü gelişmiş ülkelerde diplomadan ziyade öğrencilere kazandırılan bireysel yetkinlikler daha çok öne çıkıyor. Hatta bazı üniversiteler, artık diploma yerine sertifika vermeye başladılar. Biz de bunun farkına vararak, bütün bölüm ve programlardaki havuzumuzu güncelledik ve kalite süreçlerine uygun hale getirdik. Ayrıca, tüm program ve bölümlerimizdeki akreditasyon çalışmalarını üç yıl içinde tamamlamak için yoğun çaba sarf ediyoruz. Bunun maddi bir karşılığı olduğu için bu süreci üç yıla yaydık; zira üniversitemiz, tüm bu akreditasyonları hak eden bir üniversite.
“Bilişim ve yazılım sistemleri Ar-Ge merkezini yakında açacağız”
“Ülkemize, vatanımıza hayırlı hizmetler sunmak istiyoruz”
Öğrencilerin akademik gelişimlerini desteklemek adına sağlanan imkanlar ve projeler nelerdir?
Bilim ve teknoloji hızla gelişiyor. Dolayısıyla üniversitelerin eğitim süreçlerinde, bilim ve teknolojideki yeni gelişmelere göre altyapılarını sürekli güncellemeleri gerekiyor ve kendilerini geleceğe bu bağlamda hazırlamaları gerekiyor. Biz de üniversite yönetimi olarak bu anlayışla çalışıyoruz. Bir taraftan tüm bölüm ve programların müfredatlarını güncellerken, diğer taraftan ilgili altyapı çalışmalarını, yani eğitim materyallerini de yeniliyoruz.
Aynı zamanda üniversitemizde araştırma merkezlerini birbirlerinden ayırarak, farklı altyapılar oluşturarak hem akademisyenlerimize hem de öğrencilerimize yeni imkanlar sağlamak için gayret ediyoruz. Örneğin, şu anda malzeme üretimi karakterizasyonu ile ilgili bir Ar-Ge laboratuvarımız var. Ayrıca, bilişim ve yazılım sistemleri ile ilgili bir Ar-Ge merkezini tamamladık ve yakında açılışını yapacağız. Sağlık alanında da bir Ar-Ge merkezi kurmayı planlıyoruz. Amacımız, bu binaların tıpkı bir kütüphane gibi kapanmadan çalışarak akademisyenlerimize ve öğrencilerimize imkanlar sunması. Örneğin, açacağımız bilim Ar-Ge merkezimiz tamamen öğrenci odaklı olacak ve 24 saat boyunca hizmet verecek. Öğrencilerimiz, sunduğumuz bu imkanlarla kendilerini geliştirme fırsatını yakalayacaklar.
Bahsettiğim gibi, asıl amacımız öğrencilerimize bireysel yetkinlikler kazandırmaktır. Yani, öğrencilerimiz standart müfredata bağlı kalmaktan ziyade, hangi alanda yetkinlik kazanmaları gerekiyorsa ona göre gelişim gösterecekler. Yükseköğretim Kurulu’nun da amacı bu yöndedir. Bu nedenle, biz derslerimizin yaklaşık yüzde yirmi beşini seçmeli derslerden oluşturduk. Bu seçmeli ders havuzumuzu, öğrencilerimizin yetkinliklerini geliştirebileceği şekilde düzenledik. Örneğin, AFAD eğitimi ile öğrencilerimizi geleceğe hazırlamak istiyoruz. Bu kapsamda, AFAD ve afetler konusunda uzman bir kişiyi dışarıdan görevlendirerek öğrencilerimize eğitim vereceğiz ve neticede öğrencilerimiz, aldıkları eğitimin ardından sertifika alacaklar. Böylece, öğrencilerimiz klasik diplomalarının yanı sıra, kazandıkları yetkinliklerle diploma eklerinde birtakım belgeler de edinecekler. Bu yöntem, dünyanın birçok yerinde uygulanıyor ve biz de bunu geliştirmek için son bir yıldır gayret sarf ediyoruz.
Akademik alanda da dünya standartlarına uygun çalışmalar yürütüyoruz. Klasik akademisyen modelinin dışına çıkarak, daha çok ürün odaklı araştırmalara yönelmeyi hedefliyoruz. Ülkemiz köklü bir tarihe sahip olsa da geldiğimiz noktada bilim ve teknolojide arzu ettiğimiz seviyeye henüz ulaşamadık. Bu nedenle, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı da bu durumu değiştirmek amacıyla üniversiteler arasında sağlıklı bir rekabet ortamı oluşturdu. Biz de bu sürecin önemli bir paydaşıyız ve hem eğitim kalitemizi artırmaya hem de ürün odaklı çalışmalar yapmaya özen gösteriyoruz. Amacımız, ülkemize ve vatanımıza hayırlı hizmetlerde bulunmak.
“Toplumun sorunlarına çözüm bulmak için çaba sarf ediyoruz”
Önümüzdeki süreçteki en büyük hedeflerimizden biri, araştırma üniversitesi misyonu doğrultusunda çalışmalarımıza devam etmek ve bu alanda kalıcı olmaktır. 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu’na göre, üniversitelerin üç temel görevi vardır: Birincisi yükseköğretim düzeyinde eğitim-öğretim faaliyetlerini sürdürmek, ikincisi bilimsel araştırmalar yapmak ve üçüncüsü ise toplumsal katkı sağlamaktır. Toplumun problemlerine dokunmayan, toplumla iç içe olmayan üniversite modeli artık geçerliliğini yitirmiştir. Bu nedenle, hocalarımızın gayretleriyle şehrimizle ve ülkemizle etkileşimimizi güçlendirerek, toplumun problemlerine çözüm bulma noktasında da çaba göstereceğiz.
“Savunma sanayisi yapay zekâ alanında en çok projesi kabul edilen üniversiteyiz”
Üniversitenin bölgesel ve ulusal kalkınmaya sunduğu katkılarla ilgili düşünceleriniz nelerdir?
Türkiye’de üniversiteler, Yükseköğretim Kurulu tarafından temelde üç ana gruba ayrılmaktadır. Bunlardan birincisi araştırma üniversiteleridir. Araştırma üniversiteleri belirlenirken, üniversitenin eğitimde ve araştırmada gelmiş olduğu nokta ve toplumla etkileşimde göstermiş olduğu performans dikkate alınarak karar veriliyor. İkinci grup ise bölgesel kalkınma odaklı üniversitelerdir; bu üniversiteler, kuruluş tarihleri, gelişme süreçlerinin tamamlanıp tamamlanmadığı, fiziksel altyapılarının yeterliliği ve bulundukları lokasyon göz önünde bulundurularak değerlendirilir. Örneğin liman şehrinde bulunan bir üniversitenin, lojistik alanında öne çıkması bekleniyor. Üçüncü grup ise tematik üniversitelerdir; örneğin, müzik alanında eğitim veren Ankara Güzel Sanatlar Üniversitesi gibi üniversiteler bu grupta yer alır.
Biz araştırma üniversitesiyiz. Diğer üniversitelerden farkımız ve en önemli hedefimiz; çevreye, bölgeye, ülkeye ve insanlığa dokunan, toplumun problemlerini çözebilen bir üniversite olmaktır. Bu hedef doğrultusunda hem öğrencilerimizi hem de akademisyenlerimizi özellikle proje yapmaları konusunda teşvik ediyoruz. Öğrencilerimiz ve akademisyenlerimiz bu yönde çalışmalarını sürdürüyor.
Öğrencilerimiz, TÜBİTAK projeleri yürütüyor, TEKNOFEST gibi çeşitli yarışmalara katılıyorlar. Amacımız, bu öğrencilerimizden ülkenin kritik teknolojilerinin bir parçası olabilecek mühendisler, biyologlar, sosyologlar, psikologlar ve farklı meslek gruplarından elemanlar yetiştirmektir. Böylece, toplumun çeşitli problemlerine çözüm üretebilen genç bireyler yetiştirebiliriz. Ülkemizin buna ihtiyacı var, çünkü dünyanın geldiği noktada, kritik teknolojilere sahip olmayan ve bunları üretemeyen ülkeler, söz sahibi olamayacaktır. Dolayısıyla bu bir devlet politikasıdır ve biz de buna uygun olarak hareket ediyoruz; hocalarımızı, devletimizin ihtiyaç duyduğu kritik teknolojileri üretme konusunda yönlendiriyoruz.
“En çok TÜBİTAK projesi kabul edilen üniversite olduk”
“800 yataklı hastanenin projesi, kısa süre içinde ihaleye çıkacak”
Üniversitemizin 40 yıllık bir tıp fakültesi ve ona bağlı olarak bir genel hastane ve diş hekimliği hastanesi bulunmaktadır. Bu iki sağlık kurumumuz aracılığıyla hem bölgemize hem de ilimize önemli sağlık hizmetleri sunuyoruz. Sağlık alanında da gelişmek için gayret gösteriyoruz ve bu kapsamda bağımsız bir araştırma merkezi kuruyoruz, proje yakında tamamlanacak. Ayrıca, ilimize 800 yataklı yeni bir hastane yapımı için de gayret ediyoruz ve bu proje kısa süre içinde ihaleye çıkacak. Böylece, üniversitemiz sosyal bilimler, temel bilimler ve mühendislik alanlarında gelişmesini sürdürürken, bir yandan da sağlık alanında bölgemizde altyapısı güçlü bir üniversite haline geliyor.
Artık klasik üniversite anlayışının ötesine geçerek, her alanda toplumun problemlerine çözüm üretmeye yönelik, toplumla etkileşim halinde olan yeni bir yapılanma modeline geçiyoruz.
“Sosyal Bilimler alanında Fuat Sezgin gibi düşünürler, büyük şairler yetiştirmek istiyoruz”
“Milli teknoloji hamlelerini gerçekleştirmek için çalışıyoruz”
50 yılını geride bırakmış bir kurum olarak, üniversitenin önümüzdeki yıllardaki stratejik hedefleri nelerdir?
Harput’taki kadim eğitim kurumlarını da dikkate alırsak, Elazığ’da eğitim sürecinin neredeyse 500 yıllık bir geçmişi var. Böyle bir birikimin üzerine kurulan bir üniversiteyiz. Bunun karşılığında, 2021 yılında “Araştırma Üniversitesi” olarak seçildik. Bu süreçte hocalarımız oldukça gayret gösterdi. Dikkat ederseniz, araştırma üniversitelerinin tamamı genellikle büyükşehirlerde yer alır ve imkânları, bizimkine göre oldukça fazladır. En azından büyük organize sanayi bölgelerinin ve firmaların bulunduğu şehirlerde yer alırlar. Dolayısıyla, Anadolu’nun mütevazı bir şehrinde yer alan üniversitemizin böyle bir grubun içinde yer alması büyük bir başarıdır. Bu başarı, sadece şahsımıza ait değil; akademisyenler, idari personel ve öğrencilerin ortak başarısıdır. Bu başarıya katkıda bulunan herkese teşekkür ediyorum.
Böyle bir etikete sahip olmak, bir gurur vesilesidir. Bu etiketin getirdiği misyon ve devletimizin beklentilerinin farkındayız. Devletimizin aşı ve çip geliştirme gibi kritik alanlardaki araştırmalara verdiği önemin bilincindeyiz. Her yıl devletimiz, kritik alanları belirleyerek ilan etmekte ve araştırma üniversitelerinden bu alanlarda araştırmalar yapmalarını ve ürün elde etmelerini beklemektedir. Biz de bu doğrultuda çalışıyoruz. Hocalarımızdan son yıllarda yoğun olarak proje beklememiz ve patent istememizin amacı da budur. Yani bu etiketi korumanın ötesinde, bu süreçte ülkemize nasıl katkıda bulunabileceğimizi sorguluyor ve gayretlerimizi bu soruya göre şekillendiriyoruz.
Devletimiz bize böyle bir misyon yüklerken, bizim de bu doğrultuda kendimizi geliştirmemiz gerekiyor. Bu nedenle atama ve yükseltme kriterlerimizi bu doğrultuda güncelledik. Sosyal bilimler alanında, Fuat Sezgin gibi düşünürler ve büyük şairler yetiştirmek istiyoruz. Özellikle son yıllarda iletişim teknolojilerinin gelişmesiyle sosyal bilimlerin önemi daha da arttı. Dolayısıyla, sosyal bilimler alanında da güçlenmeyi hedefliyoruz. Bu alanda gençlere yön veren, toplumun problemlerini çözen, sosyal gelişimi sağlayan ve devletimizin önünü açan çalışmalar yapmayı arzuluyoruz.
Mühendislik alanında da hem öğrenciler hem de hocalar arasında bir rekabet ortamı oluşturuyoruz. Bu ortamdan bir milyon kişiden bir Selçuk Bayraktar çıkarsa, bu hem ülkemizin hem de insanlığın kaderini değiştirebilir. Mühendislik alanı bizim için gerçekten çok önemli. Mühendislik alanında yapılan çalışmaların sadece kağıt üzerinde kalmamasını; aynı zamanda ülkemizin ihtiyaç duyduğu teknolojilerin üretilmesini ve bu teknolojilerin gelişerek devam etmesini istiyoruz.
Tüm dünyada hâkim olan yeni üniversite anlayışında, kampüsten ibaret olmaktan çıkıp üreten üniversite, ürün odaklı üniversite olma zorunluluğu mevcut. Bu doğrultuda, araştırma üniversitesi misyonumuzla bu unvanı korumaya gayret ederken, aynı zamanda yeni üniversite modeline uyum sağlamak için çalışmalar yapıyoruz. Amacımız, bütün hocalarımızın bu sisteme katkıda bulunacak şekilde gelişmelerine yardımcı olmak. O yüzden her alanda hocalarımızı teşvik ederek bu sisteme dâhil etmek istiyoruz.
“Dünyanın En Etkili Bilim İnsanları Listesi’nde, üniversitemizden 49 hocamız bulunuyor”
Cumhurbaşkanımız bu yüzyılı ‘Türkiye Yüzyılı’ olarak ilan etti ve devletimizin bir hedefi var: Bu yüzyılda milli teknoloji hamlelerini gerçekleştirmek. Bunun için bütün kurumların üzerine düşen sorumluluklar var. Akademik personelimiz bunun farkında ve geçmişe göre daha çok gayret sarf ediyorlar.
Üniversitelerin çalışmaları, biliyorsunuz, çeşitli bağımsız derecelendirme kuruluşları tarafından değerlendirilmekte ve üniversiteler sıralanmaktadır. Geçmişte, Times Higher Education gibi bağımsız kuruluşların sıralamalarında, ilk binin içinde bir Türk üniversitesi yer almıyordu. Ancak devletimiz bunun farkına varmış ve tüm üniversiteleri gelişime yönlendirmiştir. Biz de bu yarıta önlerde giden bir üniversiteyiz. Stanford Üniversitesi tarafından hazırlanan ‘Dünyanın En Etkili Bilim İnsanları Listesi’nde, üniversitemizden yüzde ikilik dilime giren 49 hocamız bulunmaktadır. Bu sayı genellikle 45’in üzerindedir. URAP sıralamalarında da genellikle 10-15 bandı arasında bir noktadayız. Rakiplerimizin konum ve şehir imkânlarına rağmen biz birçok listede ön sıralarda yer alıyoruz. Yayın ve atıf performansımız oldukça yüksek.
Sayın Cumhurbaşkanımızın taleplerinden biri, Türkiye’deki birkaç üniversitenin ilk 100 arasına girmesidir. Bu hedef doğrultusunda özellikle araştırma üniversiteleri büyük bir çaba sarf etmektedir. Biz de derecelendirme kuruluşlarının bazılarında 800-1000, 1000-1200 arasında yer alıyoruz. Ancak, şehrimizin sanayisinin araştırmaya yönelik bir yapılanması olmaması nedeniyle bazı zayıf noktalarımız da bulunuyor. Buna karşılık derecelendirme kuruluşları, Fırat Üniversitesinin 600-700 sıralamaları arasında yer almayı hak ettiğini ifade ediyorlar.
Diğer yandan QS Dünya Üniversite Sıralaması’nda üniversitemizin neden yer almadığı sorusu akla gelebilir. QS, üniversiteleri 5 yıllık değerlendirmeler sonucunda ilan ediyor; bizim bu yıl dördüncü yılımız. İnşallah, hocalarımızın gayretleriyle daha iyi bir noktaya geleceğiz.
Araştırma Üniversitesi olmak güzel bir etiket; şehir ve üniversite olarak gurur duyuyoruz. Devletimizin beklentilerini karşılayacak şekilde bu etiketi korumayı amaçlıyoruz. Gayemiz, bu unvanı kalıcı ve sürdürülebilir hale getirmektir.
50. yıldönümü dolayısıyla akademik ve idari kadronuza, öğrencilere, bölge halkına ve tüm paydaşlara iletmek istediğiniz özel bir mesajınız var mı?
Fırat Üniversitesi olarak, bütün bölümleri akredite edilmiş, eğitimde üst standartları yakalamış, bilimsel araştırmalarda ürün odaklı ve kritik teknolojileri geliştirebilen bir üniversite noktasına ulaşmak için tüm camiamız büyük gayret sarf etmektedir. Bu konuda çok iyi bir noktaya geldiğimiz hepimizin malumudur. Araştırma Üniversitesi olma başarısı hem şehrimizde hem de üniversitemizde bir gurur vesilesi olmuştur.
Bu yıl 50. yılımızı kutlama sevincimizi, akademik ve idari personelimiz ile öğrencilerimizle paylaşırken aynı zamanda hemşerilerimizle de paylaşmak istiyoruz. Şehrimizde bu kutlama havasının hâkim olduğunu da görmekteyiz. Bütün şehir yöneticilerimiz ve sivil toplum kuruluşlarımız, 50. yılımızı bizimle birlikte kutluyor ve katkı sunuyor. Kendilerine teşekkür ediyorum.
Türkiye’nin en güçlü ve köklü kurumlarından biri olarak, devletine ve milletine faydalı insanlar yetiştirmek, güzel işler yapmak ve devletimizin ihtiyaç duyduğu her alanda yanlarında olmak için çaba sarf ediyoruz. Hep birlikte, şehrimizle, personelimizle, öğrencilerimizle ve tüm paydaşlarımızla gayret etmeye devam edeceğiz. İnşallah nice 50 yıllara! Üniversitemiz için çaba sarf eden herkese çok teşekkür ederim.