Haber ve Fotoğraf: Hande Afra Yıldırım
Son yıllarda adını sıkça duyduğumuz genç şarkıcı Emir Can İğrek, Fırat Haber Gazetesi’ne özel bir röportaj verdi. Sanatçı merak edilenleri siz okuyucularımız ile paylaştı.
Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Kimdir Emir Can İğrek?
1993 yılında Tekirdağ’da doğdum. Şarkı yazarıyım aynı zamanda şarkıcıyım.
Peki Emir Can’ın çocukluğuna değinirsek o dönemlerden en çok özlediğiniz şey nedir?
Çocukluğumda en çok özlediğim şey, babamla izlediğimiz Galatasaray Şampiyonlar Ligi maçları. O anları çok özlüyorum.
Bugüne kadar birçok konsere imza attınız. Peki bu konserler içerisinde en unutamadığınız an hangisiydi?
İlk Gezgin Fest’e çıktığım zaman “Beyaz” şarkısına o kadar eşlik beklemiyordum. Beni tanımazlar gibi geliyordu. Beyaz’ı söylerken binlerce insanın “Beyaz” şarkısını söylemesi beni çok etkilemişti. O an çok önemli bir andı benim için. Orada ‘Evet, doğru yoldayız.’ demiştim.
Konserlerin sizin için anlamı nedir?
Konser bizim bu dünyadan başka bir dünyaya geçtiğimiz yer. Biz sahnede öyle hissediyoruz ve seyirci için de öyle hissetmesini istiyoruz. Sanatçı, dinleyicilerinin gözlerine baktığında bu dünyadan başka bir dünyada hissediyorsa ve kendini müziğe vermişse, başka bir şey düşünmüyor sadece o ana odaklıysa o çok değerlidir, insanı çok mutlu ediyor. Dinleyicilerimin gözünün içine baktığımda kendini şarkıya, ruha, duyguya verdiğini gördüğüm zaman çok etkileniyorum.
Konserler oldukça yoğun bir tempo ister. Sizin için bir konser temposunun en olumsuz yanı nedir?
Konser temposunun kötü yanı daha az şarkı yazabildim. Çok konser vermek şarkı yazmamı etkiledi. Şimdi az konser veriyorum ve şarkı yazıyorum.
Kendime söylediğim şeyler çok değişiyor. Kendimi motive etmek için kendimle çok konuşurum. O yüzden tek bir örnek veremem.
Peki, geçen yıla değinirsek 2019 yılı sizin için nasıl geçti?
2019 yılı için tek bir kelime kullanırsak ‘Fantastik’ diyebiliriz. Çünkü gerçekten tahmin etmediğimiz şeyler oldu. Özellikle “Nalan” isimli şarkıdan sonra çok büyük bir kitlenin beğenisini gördük. Çok daha fantastik konserler verdik. Önceki dönem daha sakin ve kendi içinde konserler verirken artık seyirciyle bağlantımızın daha güçlü olduğu, enerjinin daha yüksek olduğu konserler vermeye başladık.
Bu arada 2019’da yılın en beğenilen erkek sanatçısı ödülünü aldınız. Bu ödül size neler hissettirdi?
Almayı hayal ettiğim bir ödüldü. Yıldız Teknik Üniversitesinden aldım. Aynı zamanda Power Türk’te yılın en iyi çıkış yapan sanatçısı ödülünü aldım. Bunları televizyonda veya sosyal medyada gördüğümüzde ‘Biz de alabilir miyiz acaba?’ diye düşündüğümüz ama sonra ‘Heralde olmaz, bizim dünyamız farklı, bu ödülleri hiçbir zaman alamayacağız ama var olacağız.’ diye düşünüyorduk. Bu ödülleri aldık, çok şaşırdık ve çok sevindik.
Şarkılar seslendiren biri olarak bir şarkı olsaydınız bu hangi şarkı olurdu?
Bir şarkı olmazdım. Birçok şarkı olurdum.
Şarkı yazmak, eserleri seslendirmek oldukça yetenek ve zaman isteyen bir uğraş. Şarkılarınızın ilhamını nereden ya da nelerden alıyorsunuz?
Çok değişik yerlerden alıyorum. Aslında hayatın kendisinden alıyorum. Hayatın kendisi bizim ilhamımız. Bir filmden, bir şiirden, bir hikâyeden veya bir insanın yüzünden bile ilham alıp şarkı yazdığım oluyor. Hayatın ince ayrıntılarına bakmaya çalışıyorum çünkü hayat derin yerlerde, sığ yerlerde değil. Bu yüzden o derinlere inmeye çalışıyorum. Evet, biraz tehlikelidir derinler ama hayat orada yani.
Yakın zamanda takipçilerinizi sevindirecek bir albüm çalışmanız var mı?
Var, umuyorum ki en kısa zamanda bir albüm yapacağız.
Her şarkınızın bir hikâyesi vardır elbette. Peki, Kır Düğünü’nün hikâyesi nedir?
“Kır Düğünü” adlı şarkıda bir konseri anlatıyorum ve ruhumla konuşuyorum. Ruhuma ithaf ettiğim bir parça. Yalnız kaldığım bir zamandı. Kaçtım kalbimi yiyenlerden, tekrar geldim ruhuma ve tekrar bu şarkıları yazıyorum. Artık tekrar bu tutkuya geri döndüm. Çünkü birisiyle olduğunuz zaman o tutku bölünebiliyor. Hayatımda sevdiğim biri olduğuda o tutkunun bölündüğünü hissettiğim andan sonra tekrar ruhuma geri döndüğüm ve düşündüğüm bir şarkıydı.