Fırat Haber

Sinema tarihinde Türk sineması

Haber: Halil Katar

Türkiye’de sinema sektörü 1922 yılından beri varlığını sürdürüyor. İlk etapta tiyatro oyununa benzeyen biçimde eserler verilirken, 1939 yılından sonra Türk sinemasında kırılmalar yaşanmaya başlandı. Geçiş döneminin ardından 1960’lı yıllarda altın çağını yaşayan Türk sineması, 1980’lerde dönemin koşulları gereği kriz dönemine girdi. Günümüzde ise son 3 yıldır yaşanan pandemi sürecinin etkisiyle sinema sektörü ağır hasarlar alıyor. Bugün gelinen konumu anlamak adına Fırat Haber ekibi olarak Türk sinema tarihini okurlarımız için araştırdık.

Sinema sektöründe ışıkların yükselişi

Sinema; fotoğraf makinesinin icadı ile başlayan serüvenine, 28 Aralık 1895 yılında Lumiere Kardeşler’in “Trenin Gara Girişi” adlı eseri ile başlamış ve bu eser ilk sinema filmi olarak kabul gördü.

Türkiye’de de sinema sektörü 1910-1930 yılları arasında halka açık sinema ile aktif hale geldi. İlk olarak 19 Mart 1910 yılında İstanbul Şehzadebaşı’nda “Milli Sinema” adı altında film sektörü faaliyet göstermeye başladı. İlk sinema eserleri ise Muhsin Ertuğrul öncülüğünde 1922-1939 yılları arasında, tiyatro oyunu biçiminde sergilendi. 1945 yıllarına kadar devam eden edebiyat tarzı sinema filmleri, geçiş dönemi ile gerçek sinema tarzına uyum sağladı.

1945 yılından sonra geçiş dönemi ve altın çağ

Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra sinema sektöründe ulusal ve uluslararası bazda önemli gelişmeler meydana geldi. Kendini tiyatro eserlerinden faydalanarak geliştiren sinema sektörü, teknolojinin gelişmesiyle kendi alanını yaratmaya başladı. Sinemada artık ekonomi, hayat şartları, ülke gündemi, siyasi ve toplumsal olaylar gibi meseleler ele alınmaya başlandı. Bu durum Türk sinemasında da altın çağın başlamasına sebebiyet verdi. Ayrıca 1960’lı yıllara yaklaşılırken de Türk filmleri kendi kimliklerine kavuştu.

Türk sinemasında değişen yapı ve buhran dönemi

1970’li yıllara gelindiğinde ise sinema sektöründe köklü değişimler meydana geldi. Türk sinemasında ekonomik, siyasal ve toplumsal olaylar nedeniyle daralmalar olurken; bu kriz hali radikal değişimlere de sebebiyet verdi. Daralma ve değişen köklü yapıların başında teknolojik gelişmelerin yaygınlaşması, videokasetlerin ortaya çıkışı, televizyonun kırsal kesimlere ulaşmaya başlaması gibi olgular sektöre ağır hasar verdi.

Sinema sektöründe ağır kriz dönemi

1990’lı yıllara gelindiğinde videokasetlerin dahi önüne geçen teknolojik ürünlerin ortaya çıkışı, özel televizyon kanallarının varlığı, CD, VCD ve DVD teknolojilerinin gelişimi ve en nihayetinde de 1993 yılında bilgisayar ve internet dönemine geçiş; Türk sinemasında bir darbeye neden oldu. Öyle ki literatürde bu döneme “Ağır Kriz Dönemi” denilmektedir.

2000 yılından sonra tamamen değişen yapıdan sonra sinemaya dair eğitimlerin verilmesi ve okulların açılması üzerine gençler de hâkim olmaya başladı. 2004 yılından itibaren 5224 sayılı “Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkında Kanun” çıkarılması üzerine sinema sektöründe bir dönüm noktası yaşandı.