Haber ve Fotoğraf: Resmiye Tokgöz
TRT Diyarbakır Bölge Müdürlüğü, haber bürosunda şef haber kameramanı olarak görev yapan Faruk Yağız, Fırat Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü mezunu. TRT’de çalışmadan önce özel sektörde, ulusal kanallara program hazırlayan prodüksiyon yapım şirketlerinde, yönetmen asistanlığı ve yönetmenlik de yapan Faruk Yağız, kamerasıyla olan dostluğunu ve mesleğine olan tutkusunu dile getirerek iyi bir haber kameramanı olmanın, görev sırasında olası tehlikelerin, riskli bölgelerde çekim yapmanın ve televizyon haberciliğinin detaylarını paylaştı…
Bize kendinizi tanıtır mısınız?
1991 doğumluyum. Fırat Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü mezunuyum. Mezun olduğum bölümü severek ve isteyerek okudum. Şu anda severek yaptığım, tutkuyla bağlı olduğum mesleğimi yapıyorum. İstanbul Gelişim Üniversitesinde de yüksek lisansımı tamamladım. 2014 yılından 2017 yılına kadar, İstanbul’da bulunduğum süre zarfında, özel sektörde görsel medya ve yayıncılık alanlarında aktif olarak mesleki çalışmalarıma devam ettim. Canlı yayın görüntü yönetmenliği asistanlığı ve yönetmenlik yaptım. Özel prodüksiyon şirketlerinde bir buçuk yıl yönetmen olarak görevde bulundum. 2017 yılında TRT’ye geçtim. Halen, TRT Diyarbakır Bölge Müdürlüğü Haber Büro Şef kameraman olarak görevimi sürdürmekteyim. Mezunu olmaktan gurur duyduğum fakültemden gelip haber yapmanız ayrıca mutluluk verici.
Her meslekte olduğu gibi kameramanlık mesleğinin de zorlukları var ancak televizyon haberciliğinde, haber kameramanı olmanın zorlukları daha fazla. Haber kameramanlığı dünya üzerinde pilotluk mesleğiyle eş değer görülüyor. İki mesleğin arasındaki benzerlik de şöyle açıklanıyor: Her iki meslek de hızlı karar alma, hızlı hareket etme ve en doğru şekilde uygulamayı gerektiriyor. Çünkü bir habere gittiğinizde her şey anlık gelişebiliyor. İyi bir kameraman atak olmalı, ses, ışık ve kaliteli görüntüyü beyninde anında koordine ederek hızlı bir senkronizeyle nitelikli bir yayın için en doğru uygulamayı gerçekleştirmelidir. Zihin ve beden fonksiyonları aynı anda ve kamerayla eşgüdümlü hareket etmelidir. Kameranız sizin bir parçanızdır, kendinizden ayrı düşünemezsiniz. Kameranızla bütünleşip, dünyayı kameranızdan görürsünüz. Yaptığınız her hareketinizi, refleksinizi kameranızı dâhil ederek gerçekleştirmelisiniz. İyi bir kameramansanız bunu yapabilirsiniz. Çevik ve atik olmayan, kendisini kamerasıyla bütünleştiremeyen biri bu anlamda kameramanlık yapamaz.
Haber kameramanı haber çekimi yaptığı anda birçok alana da kanalize olabilmeli. Çevreyi gözlemlemeli, dikkat etmeli, algısı açık olmalı. Her bölgenin, her haberin dinamikleri çok farklıdır. Olayın geçtiği, haberin gerçekleştiği yerler, durağan değildir. Her an her şey olabilir. Bunlar çok önemli mevzular.
Mesleğimiz gereği biz haber kameramanları ve muhabir arkadaşlarımız her an bir olaya, habere hazırlıklı olmalıyız. Olay yerine ilk gidecekler bizleriz çünkü. Anında, hızlı olarak haberi çekip görüntüleri paylaşmamız gerekir. Haberciliğin esası budur. Olay yerine en hızlı şekilde intikal etmektir. Evet, olayın geçtiği yerler, haberin gerçekleştiği alan, bölge durağan değildir dedim. Size, yakın zamanda yaşadığımız bir olayı anlatarak konuyu açabilirim. Bilindiği üzere, Van-Bahçesaray’da bir çığ felaketi yaşandı. Olayı duyar duymaz gecenin bir yarısında TRT Diyarbakır haber bürosu muhabiri Melik Kaya ile Van’a hareket ettik. Vali ile hemen olay ile ilgili canlı yayın yapıp kamuoyunu bilgilendirdik. Sabahın erken saatlerinde de çığın düştüğü olay yerindeydik. Canlı yayın aracımız, çığın düştüğü yoğun karlı bölgede, devre dışı kaldı. Durum böyle olunca tulum haber dediğimiz, yayına bağlanmadan önce olay yerinden çektiğimiz görüntüleri derlediğimiz, bir görüntü ve haber paketi hazırlanır, yayınlanmak üzere. Ben ve muhabirimiz Melik Kaya, çığın düştüğü yerden, kamera ile görüntü alıp, haber çekimlerimizi tamamladık. İnternet çekmeyince, yayına bağlanmak üzere, benim kameramla birlikte, Melik Kaya ile bulunduğumuz yerden ayrılmamızın hemen ardından, bizim çekim yaptığımız noktaya tekrar ikinci büyük bir çığ daha düştü. Görev başında olan ve ilk düşen çığın altında kalanları, kurtarma çalışmaları yapan askerlerimiz, maalesef ikinci düşen çığın altında kalarak şehit oldular. Biz haberciler de çığın altında kalmaktan son anda kurtulduk. Herkes bizim de çığın altında kaldığımızı düşünmüş. Anlık bir olay. Bu yaşadığımız olayı hiç unutacağımı sanmıyorum. Ölümden döndük.
Hakkari-Derecik, Kuzey Irak sınırı, Suriye-Ceylanpınar sınırı ve Şanlıurfa Suruç sınırında, Suriye, Ayn el-Arap karşısında tehlikeli bölgelerde haber çekimleri yapıyoruz. Gün geliyor sokak çatışmaları oluyor haber çekimine gidiyoruz. Çatışmaların ortasında kaldığımız durumlar oluyor. Atak olup, çevik hareket edeceksin ki hem en iyi haber görüntüsü alabilmeli hem de sağ kalabilmeyi başarabilmelisin.
İran’da salgın görüldüğünde, sınırda koronavirüs tedbirleri için TRT haber muhabiri Burak Dündar ile maskelerimizi takarak haber çekimlerine gittik. Salgına yakalanma risklerimiz de var. Televizyon haberciliği daima, haber kameramanları ile muhabirlerinin her türlü olay ve vakayla karşılaşabileceği bir alan. Bizler işimizi severek ve büyük bir heyecanla yapıyoruz. Habere koşmak tabiri vardır ve biz haberden habere koşmayı seviyoruz. Mesleğimi seviyorum ve tutkuyla bağlıyım. Yaptığınız işi sevmek gerçekten kişiyi mutlu eden bir olgu.
İletişim alanında belirlediğiniz mesleğinizi iyi yapmak istiyorsanız, mesleğinizin geleceği açısından iletişim fakültesinde alacağınız eğitim gerçekten çok önemli. Üniversitede akademik anlamda eğitim almak oldukça önemli. Lisanstan sonra, mesleğiniz ile ilgili alanda yüksek lisans yapmak, kişiye ve mesleğine daha bilinçli bir görüş açısı kazandırdığı, vizyon kattığı bir gerçek. Dolayısıyla iletişim fakültesinde öğrenim gören arkadaşlarıma, özellikle şunu söylemek isterim ki üniversiteyi sadece okuyup bitirmiş olmak için okumasınlar. Ciddi anlamda kendilerini, mesleklerine en donanımlı şekilde hazırlasınlar. İletişim fakültesinde eğitim gören arkadaşlarım, ilerde yapmayı düşündükleri meslek için kendilerini hem bilgiyle donatsınlar hem de kişisel anlamda kendilerini geliştirsinler. İletişim ve diyalog becerilerini geliştirmeye önem versinler. Sosyal ortamlarda meslekleriyle ilgili nasıl hareket edeceklerini çok iyi bilmeliler. Bunlar sadece eğitimle değil, kişisel anlamda bizlerin kendimizi geliştirmesiyle de ilgili. İletişim eksikliği, iletişim kopukluğu veya iletişim kuramama gibi sıkıntılar, bizlerde olmamalı. Yapacağımız mesleğin kendisi her anlamda iyi bir iletişim gerektiriyor. Belki çok klişe gelebilir ama kesinlikle çok okumak gerekiyor. Dil, ifade, anlatım okumanın geliştirdiği unsurlar. Seçtiğimiz meslekte iyi bir yere gelmek istiyorsak, mutlaka çok iyi konuştuğumuz, bildiğimiz bir yabancı dilimiz olmalı. İngilizce zaten gerekli. Bunun yanı sıra Arapça ve Farsça, son zamanlarda mesleki açıdan avantaj getirecek diller arasında yer alıyor. Ortadoğu’da gelişen olaylar bu dilleri bilmenin önemini artırıyor. Bizim fakülteden mezun olan ve ulusal yayın kanallarında görev yapan arkadaşlarımız var. Öğrenim süreci çok iyi değerlendirilmelidir. Teorikte öğrenilenler, sahada mutlaka pratiğe dökülmeli.
Teorikte öğrendiklerimizi pratiğe nasıl dönüştürebiliriz?
Fakültemizin, uygulama gazetesinden geldiniz ve sizlerle bu söyleşiyi gerçekleştiriyoruz. Üniversitemizin gazetesi olan Fırat Haber, gazetecilik bölümü arkadaşlarımızın, aktif olarak görev alıp kendilerini geliştirebilecekleri bir alan sunuyor. Gazetenin bu anlamda çok yararlı olduğunu düşünüyorum. Aynı şekilde, Radyo, Televizyon ve Sinema bölümünde öğrenim gören öğrenci arkadaşlarımız, fakültemizin yayın organı olan Fırat TV’de, görev alarak kendilerini mesleki alanda geliştirebilirler. Ben öğrencilik yıllarımda Fırat TV’de aktif olarak çalıştım ve bunun çok faydasını gördüm. Televizyonda çalışırken hocalarımızdan çok şeyler öğrendik. Kurgu-montaj, belgesel yapımı ve çekimi, program yayınları hazırlama, televizyonda edindiğim deneyimler sayesinde gelişti. Tüm hocalarımıza müteşekkiriz gerek teorik gerekse uygulama anlamında bize çok katkıları oldu. Bu işi ciddi anlamda öğrenmek isteyen herkese hocalarımız mutlaka destek oluyor. Arkadaşlar, aynı zamanda yaz tatillerinde de bulundukları ilin, yerel, basın-yayın kuruluşlarında gönüllü olarak görev alıp, aktif olarak sahada çalışmalılar. Öğrenilenler teoride kalmamalı pratiğe dönüştürülmelidir. Her fırsatı, bu anlamda değerlendirmeliler. Mesleki gelişim açısından bu oldukça önemli bir faktör.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Öncelikle hedef belirlemek gerekiyor. Hedefim ne? Hangi alanda mesleğimi yapmak istiyorum? diye kendimize sorarak, o alanda uzmanlaşmalı ve kendimizi yetiştirmeliyiz. Uygulamada öğrenmek için staj dönemini beklememek gerekir. Arkadaşlarımız staj süresine kadar tecrübe edinmeli, staj yaptıkları hangi kurum olursa olsun, yaptıkları çalışmalarla göz doldurmalı, takdir almalılar. Kendini geliştirmiş her stajyer adayı, aslında staj yaptığı kurumun aradığı, potansiyel eleman olabilir. Bu şekilde düşünmek gerekir. Çabalayıp, başarılı oldukça, çıtanızı yüksek tuttukça, yol açılacaktır. Özel veya resmi basın-yayın kuruluşları, başarılı bulmadığı kimseyi, bünyesinde barındırmaz. Benim, bugün TRT’de görev yapıyor olmam, mesleki tecrübe, deneyim ve başarılı olmamın sonucudur. TRT, işinde iyi olan ve başarı hikâyesi olanları bünyesine katan resmi bir kurumdur. Özel kurumlar da başarıyı ön plana alır, bunu unutmamak gerekir. Mesleğinizde kendinizi iyi yetiştirir ve geliştirirseniz, aranılan kişi olursunuz. Fırat Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu olan biri olarak, geleceğin iletişimcilerine başarılar diliyorum.