Haber ve Fotoğraf: Emre Alperen Borazan
Şanlıurfa’ya 1.5 saat uzaklıktaki Halfeti, yüzyıllardır birçok medeniyete ev sahipliği yapıyor. Fırat Nehri üzerine 2000 yılında kurulan Birecik Barajı’nın etkisiyle bölge yerleşiminin yüzde 85’i sular altında kaldı. Bu nedenle su havzasından 10 kilometre uzak bir mesafeye yeni Halfeti şehri inşa edildi.
Bölgenin en eski yapılarından Halfeti Ulu Cami’nin yapımı 1807 yılında Ermeni taş ustaları tarafından tamamlandı. Bu tarihi yapı birçok eser gibi kaderine terk edilmiş durumda. Kral Kızı Mağarası ise bazı söylentilere göre dönemin kralının kızı, babasının onaylamadığı birine âşık olması üzerine hapis edildiği mağara olarak biliniyor.
Su ile bitişik bir kayalığa oyularak inşa edilmiş Rumkale, Fırat Nehri ile Merzimen Çayı’nın birleştiği, yüksek kayalarla örtülü bir tepe üzerinde inşa edilmiş. Antik dönemden günümüze kadar Şitamrat, Kal-a Rhomayta, Hromklay, Ranculat, Kal-at el Rum, Kal-at el Müslimin ve Kale-i Zerrin (Altın Kale) gibi birçok isime sahip olan Rumkale’deki mimari kalıntılar Geç Roma ve Ortaçağ izleri taşıyor. Kale’de bugün görülebilen yapılar arasında Aziz Nerses Kilisesi, Barşavma Manastırı, çok sayıda yapı kalıntısı, su sarnıçları, kuyu ve hendek yer alıyor. Kalenin içinde savaş sırasında su ihtiyacını gidermek amacı ile yapılmış olan su kuyusu 8 metre genişliğe ve 75 metre derinliğe sahip.
Halfeti’nin gülleri
Gülü başka bir bölgede yetiştirmeye kalktığınızda rengi farklı oluyor
Hem ilginç hem de hüzünlü bir hikâyeye ev sahipliği yapan Fırat Nehri bitişiğindeki batık şehir Halfeti, adeta adı gibi insanı da hüzne gark ediyor.