FÜ İletişim Fakültesinde “İletişim Müzesi” ve “Fotoğraflarla Yaşayan Harput” karma fotoğraf sergisi açıldı

0
208

Haber ve Fotoğraf: Halil İbrahim Ergül, İrfan Gazi Avci

Fırat Üniversitesi İletişim Fakültesinde, fakültenin kuruluşunun 25. yılı etkinlikleri kapsamında Fırat Üniversitesi Rektörlüğü, İletişim Fakültesi Dekanlığı ve Radyo Televizyon Sinema Bölümü Öğr. Gör. Recep Bağcı’nın katkılarıyla “Fırat Üniversitesi İletişim Fakültesi İletişim Müzesi” ve “Fotoğraflarla Yaşayan Harput” karma fotoğraf sergisinin açılışı gerçekleştirildi.

Fırat Üniversitesi İletişim Fakültesinde, tarihinin en önemli günlerinden birinin heyecanı yaşandı. Fakültede düzenlenen açılış törenine; Elazığ Valisi Dr. Ömer Toraman, Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Göktaş, Fırat Üniversitesi Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Soner Özgen ve Prof. Dr. Mehmet Yılmaz, Fırat Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nural İmik Tanyıldızı ile Proje Koordinatörü FÜ İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümü Öğr. Gör. Recep Bağcı ve “Fotoğraflarla Yaşayan Harput” karma fotoğraf sergisine eserleriyle katkı sunan Fotoğraf Sanatçısı Feridun Şedele’nin yanı sıra; Elazığ Kültür ve Turizm İl Müdürü Ahmet Demirdağ, Elazığ Fırat Havzası Gazeteciler Cemiyeti Başkanı (FGHC) Semih Erdem, Türkiye Spor Yazarları Derneği Elazığ Temsilcisi Coşkun Kamaç, gazeteciler ve yazarlar, sergiye katkı sunan sanatçılar, fakülte dekanları, öğretim elemanları, öğrenciler ve davetliler katıldı.

Dekan Prof. Dr. Nural İmik Tanyıldızı: “İletişim Müzesi’nin amacı eğitimdir

Törende açılış konuşmasını gerçekleştiren FÜ İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nural İmik Tanyıldızı, proje koordinatörlerine ve ziyaretçilere teşekkür ederek şunları söyledi:

“1997’de kurulmuş olan Fırat Üniversitesi İletişim Fakültesi, 2001-2002 yılı eğitim öğretim döneminde öğretim faaliyetlerine başlamıştır. Fakültemiz Gazetecilik, Radyo, Televizyon ve Sinema, Halkla İlişkiler ve Tanıtım ile Görsel İletişim Tasarımı olmak üzere toplam 4 bölümde eğitim vermektedir. 17 öğrenciyle başlayan öğrenci sayımız şu an itibariyle 2 binin üzerindedir. Fakültemizin 25. kuruluş yıl dönümünde ve Cumhuriyetimizin 100. yıl münasebetiyle düzenlediğimiz sergide geçmişten günümüze birçok medeniyete tanıklık etmiş ve medeniyetin beşiği olmuş kadim bir merkez olan Harput’un 20. yüzyılın başında çekilmiş yüzü aşkın fotoğrafı yer almaktadır. Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Fahrettin Göktaş ve Öğr. Gör. Recep Bağcı hocalarımızın desteğiyle kurulan İletişim Müzesi’nde ise iletişim teknolojilerindeki değişim ve dönüşüm gözler önüne serilmektedir. İletişim Müzesi’nin açılış amacı eğitimdir. Müze’de radyo, sinema, televizyon ve matbaacılık gibi iletişimin farklı alanlarındaki teknolojilerin tarih içinde hangi aşamalardan geçtiğini gözler önüne sermeye çalıştık. Burada emeği geçen hocalarımıza, katkılarını sağlayan değerli konuklarımıza teşekkürlerimi sunuyorum.”

Rektör Prof. Dr. Fahrettin Göktaş: “Böyle bir Müze’nin varlığı oldukça değerli

FÜ Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Göktaş da İletişim Fakültesinin kuruluşunun 25. yılını tebrik ederek sözlerine şöyle devam etti: “Harput Yerleşkemizde önümüzdeki süreçte birkaç fakültemiz daha olacak. Böylece burası da tıpkı merkez kampüsümüz gibi çok nezih bir ortama dönüşecek. İnşallah önümüzdeki 1-2 yıl içerisinde bu değişimi birlikte göreceğiz. Bu müze ve sergi için verdiği emeklerden dolayı Öğr. Gör. Recep Bağcı’ya teşekkür ediyorum. Şehrimizde olduğu gibi İletişim Fakültesinde de böyle bir müzenin varlığı oldukça değerli. Başta dekan hocamız olmak üzere, emeği geçen bütün öğrencilere, müzeye katkılarını sunan konuklara ve öğrencilerimize teşekkür ediyorum.

Elazığ Valisi Dr. Ömer Toraman: “İletişim Fakültesi 25 yıllık geçmişiyle bir ekol”

Elazığ Valisi Dr. Ömer Toraman ise müze ve sergiye dair düşüncelerini şu sözlerle ifade etti:

İletişim Fakültesinde olmaktan dolayı büyük bir memnuniyet duyuyorum. Fakültenin 25 yıllık serüveninde emek veren bütün akademik kadroyu tebrik ediyorum. Fırat Üniversitesi sadece Elazığ’ın değil bölgenin göz bebeği konumunda. İletişim Fakültesinin de 25 yıllık köklü bir geçmişe sahip olması da fakültenin önemli bir ekol olduğuna işaret eder. Bu kadar çok insan yetiştirmiş olması da çok büyük bir avantaj.

Elazığ’ın yerel basını tarih boyunca çok kuvvetli olmuş. Hatta Osmanlı’dan başlayarak Cumhuriyet’e kadar gelen bu süreçte hem basın yayın hem de yerel televizyonculuk noktasında önemli işler yapılmış. Kaldı ki Türkiye’de yerel televizyonların nispeten etkisini kaybettiği süreçte Elazığ’da yerel televizyonlar hala canlı konumda. Bu durum Elazığ’ın basın kültüründen kaynaklanıyor. İletişim alanı çok büyük genişleyen bir alan dolayısıyla İletişim Fakültesi öğrencilerini ayrıca tebrik etmek gerekiyor. Basın yayın sektörü dijitalleşmeyle birlikte daha çok büyüdü ve büyümeye devam ediyor. Burada iyi iletişimciler yetiştirerek inşallah sektörde önemli yerlere geleceğinize yürekten inanıyorum. Müze ve sergiye katkıda bulunan ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.”

Konuşmaların ardından Öğr. Gör. Recep Bağcı tarafından çekilen Harput Kalesi fotoğrafları Vali Dr. Ömer Toraman’a ve Rektör Prof. Dr. Fahrettin Göktaş’a takdim edildi. Müze koordinatörü ve sergi küratörü Öğr. Gör. Recep Bağcı’ya ve fotoğraf sanatçısı Feridun Şedele’ye plaket verildi. Müzeye katkıda bulunan sanatçı ve konuklara ise teşekkür belgeleri sunuldu.

Plaket ve belge takdimlerinin ardından FÜ İletişim Fakültesi “İletişim Müzesi” ve sergi açılışı gerçekleştirildi.

İletişim Müzesi’nde 1900’lerden kalma lenslerden analog makinelere, baskı makinelerinden müzik aletlerine kadar birçok eşya sergileniyor. Fotoğraf sergisinde ise Elazığ’ın simgelerinden olan Harput, Balakgazi, Palu gibi yerlerin tarihi fotoğrafları yer alıyor. Öğr. Gör. Recep Bağcı ve Fotoğraf Sanatçısı Feridun Şedele’nin oluşturduğu arşiv fotoğrafları ziyaretçilerin beğenisine sunuldu.

Öğr. Gör. Recep Bağcı: “Fırat Havzası birçok medeniyetin beşiğidir”

Sergi hakkında Fırat Haber’e konuşan küratör Öğr. Gör. Recep Bağcı, Anadolu’nun kadim kültürünü vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:

Bütün tarihi devrelerde, doğu ile batı arasında bir köprü görevi üstlenen Anadolu, birçok uygarlığın kaynağı olmuştur. Bilinen tarihi çağlarda, insanlık tarihine mal olan büyük uygarlıkların izlerinden büyük bir kısmı, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da bulunmaktadır. Yerel imkânların kullanılmasıyla meydana getirilen sanat eserleri, yüzyıllar boyunca yöre insanının günlük yaşamının bir parçası olmuştur. Türklerin Anadolu’ya gelmesiyle yeni bir terkibe ulaşan bu birikim, Selçuklu ve Osmanlı devresindeki olgunluk çağı ile tekrar büyük bir uygarlık haline gelmiştir. Coğrafi konumu itibarıyla büyük istilalara maruz kalan Anadolu ve bu arada yöremiz, Türk egemenliğinde kavuştuğu istikrar sayesinde Türk uygarlığının genişlediği bereketli bir toprak haline gelmiştir. Harput’un içinde bulunduğu Fırat Havzası, Türk toprakları olduğu günden bugüne kadar düşman eli değmemiş, kesintisiz bir medeniyetin beşiği olmuş, hanlar, hamamlar, medreseler, camiiler, köprüler, çeşmeler ve birçok sivil mimari örneklerle bu medeniyetin canlı bir kesitine sahne olmuştur.

“Tarihimizin sürekliliğini kalıcı hale getirmek için sergi açıldı”

Fotoğraflarda Yaşayan Harput sergisi ile dünü bugüne taşıyan fotoğrafların, Harput’un ihtişamlı günlerine götürdüğünü belirten Öğr. Gör. Bağcı, sergiyle ilgili şu sözleri kaydetti:

Peyami Safa tarihle ilgili bir vecizesinde ‘Tarihinin sürekliliğini kaybeden bir millet, her şeyini kaybetmeye mahkûmdur. Hafızası parça parça kopmuş bir akıl hastası gibi geçmişiyle, hatıralarıyla ve benliğini terkip eden bütün varlık unsurlarıyla ilgisi kesilmiştir. Yabancı tesir ve müdahalelere, yabancı korumaya hazır ve muhtaç bir halde önce bağımsızlığını sonra da bütün milli şahsiyetini ve varlığını kaybeder’ der. Bu idrakle bizlerde tarihimizin sürekliliğini devam ettirecek nesiller olarak; en azından bundan sonra kaybedilecek kültür varlıklarımızın envanterinin çıkarılarak, tespitlerinin yapılarak, sonraki kuşaklara bunların geçmesini sağlamaktır. Harput’ta on dokuzuncu yüzyılın başlarında gerek yabancı seyyahlar, fotoğrafçılar gerekse Türk fotoğrafçıların çektikleri o günü yansıtan ve bugüne kadar gelebilmiş fotoğrafları gün yüzüne çıkarma gayretlerimiz bu anlayışın bir sonucudur. Bu eşsiz medeniyetin milli hafızamızın yeniden canlanmasına vesile olmasını dileriz”.