Haber ve Fotoğraf: Elifsu Pamuk/Kadife Ergün
Elazığ’da Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde çocuk koruma sisteminde, Sevgi Evleri’nde büyüyen Miraç Melih Topuz, 64 karedeki ustalığıyla yalnızca Türkiye’nin değil Avrupa’nın da dikkatini çeken bir satranç oyuncusuna dönüştü. Fırat Haber Ekibi olarak, Türkiye ve Avrupa derecelerine sahip olan Topuz ve kendisine bu başarı yolculuğunda eşlik eden antrenörü Oğuzhan Deniz ile yürüdüğü yolu yerinde gözlemledik.
2018 yılında, Elazığ’da bağlı bulunduğu Sevgi Evleri’nde 10 yaşında satrançla tanışan Miraç Melih Topuz, bugün usta olma yolunda güçlü adaylara verilen “Candidate Master” (Usta Adayı) unvanına sahip. 17 yaşındaki Topuz, Türkiye Şampiyonluğu’nun ardından Avrupa Satranç Şampiyonası’nda da ikincilik derecesi elde etti. Tüm bu başarılarını sıfırdan inşa eden genç sporcu, yalnızca tahtanın başında değil, hayatın her alanında strateji, sabır ve mücadele gücünü temsil ediyor.
Devletin koruyup kolladığı, hayatı erken yaşta satranç tahtasının siyah beyaz karelerinde öğrenen Topuz’un hem oyundaki zekâ yürüyüşünü hem de hayattaki dik duruşunu yerinde gözlemlemek için yola koyulduk. Çaturanga Satranç ve Akıl Oyunları Spor Kulübü Derneği’ne giderek Miraç Melih Topuz ve Antrenör Oğuzhan Deniz ile söyleştik.

Topuz: “Satranç hayatımın temellerini oluşturdu”
İçtenlikle bizi karşılayan Topuz, satranca başlama hikâyesini şu sözlerle anlattı:
“Sevgi Evleri’nde arkadaşlarım satranç kulübüne gidiyorlardı; küçük bir kulüptü. Merak ettim ve 10 yaşındayken oraya gidip Oğuzhan Hoca ile tanıştım. Ağabeyim de çocukluğunda Oğuzhan Hoca’dan ders almıştı; o zamanlardan doğan bir meraktı esasen benimki. Onun dışında futbol oynamayı çok severdim; fakat satranç ile futbol arasında seçim yaparken önceliğim satranç oldu. Bu oyun benim hayatımın temellerini oluşturdu.”
“Satranç benim için yalnızca bir oyun değil, bir yaşam biçimi”
Satrançla kurduğu bağı anlatan Topuz, bu oyunun kendisi için yalnızca bir spor dalı değil, bambaşka bir anlam taşıdığını belirtti:
“Bence satranç kesinlikle bir hayat biçimi. Bu sayede büyük bir ailem oldu. Küçükken içine kapanık bir çocuktum ama satrançla birlikte sosyalleştim, çok fazla arkadaş edindim. Şu an Türkiye’nin neredeyse her ilinde bir dostum var; hatta yurt dışında bile hâlâ görüştüğüm insanlar oldu bu vesileyle. Bu yüzden gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki satranç benim hayatımı şekillendiren bir yolculuk.”

Sevgi Evleri’nden Türkiye Şampiyonluğu’na: “Koşup sarıldım, çünkü onunla başarmıştık”
“Pes etmedim, Türkiye Şampiyonu oldum”
“Bakanlık her adımımda yanımdaydı”
Türkiye şampiyonu olduğu o unutulmaz anı sorduğumuzda ise gözleri dolan Topuz, o anı şu sözlerle anlattı:
“Etrafım çok kalabalıktı. Elazığ’dan tanıdık bir yüz göremeyince gözlerim hocamı aradı. İlk önce arkadaşlarımla sevincimi paylaştım ama Oğuzhan Hoca’yı görünce dayanamadım, koşup sarıldım. Çünkü bu sadece benim değil, onunla birlikte başardığımız bir şeydi. Pandemi döneminde, üç ay önce milli takım seçmelerini kaybetmiş ve çok üzülmüştüm; ağlamıştım. Oğuzhan Hoca bana, ‘Pes etme’ demişti. Üç ay sonra Türkiye Şampiyonu oldum.
Bakanlığın bana katkısı çok büyük. Tüm turnuvalarda yanımda oldular, her türlü desteği sundular. Onlar olmasaydı belki bu kadar yol alamazdım, minnettarım.”
“Yurtta büyüyen çocuğun aslında büyük hayalleri olmaz ama ben ‘büyükusta’ olmak istiyorum”
“Hayalim sadece unvan değil; bir çocuğun hayatına dokunmak”
Türkiye şampiyonluğunun ardından hayallerinin değişip değişmediğini sorduğumuzda, Topuz’un yanıtı içten ve düşündürücüydü:
“Yurtta büyüyen bir çocuğun çok büyük hayalleri olmaz aslında… Elazığ’da bir ilk olmak, Türkiye Şampiyonu olmak benim için büyük bir gururdu ama o kadar umutlu değildim. Oğuzhan Hoca bana hiçbir zaman vazgeçmemem gerektiğini söyledi. Şimdi ‘Candidate Master’ (Usta Adayı) unvanım var ama esas hayalim ‘Grandmaster’ (Büyükusta) olmak.
Bir başka hayalim de Oğuzhan Hoca gibi yurtta kalan çocuklara gönüllü olarak ders vermek. Türkiye’nin dört bir yanında benim gibi olan çocukların satrançla tanışmasını hatta benden çok daha iyi yerlere gelmesini istiyorum. Üniversitede antrenörlük ya da beden eğitimi öğretmenliği okumak istiyorum. Hem kendi satranç hayatıma daha çok vakit ayırmak hem de daha fazla çocuğa bu sporu ulaştırmak niyetindeyim.”
“Bahane üretmek yerine çalışmak gerek”
Akranlarına vereceği mesajı sorduğumuzda ise, Topuz’un cevabı disiplinin ve emeğin özetiydi:
“Bir çocuk eğer ilerlemek istiyorsa bahane üretmemeli. Her şeyi koçundan beklememeli. Temeli aldıktan sonra kendini geliştirmeli. Ben de Oğuzhan Hoca’dan temel bilgileri öğrendikten sonra kitaplara yüklendim. En az 30-40 bin satranç sorusu çözdüm. Çok fazla emek gerekiyor. Çalışmazsanız ilerleyemezsiniz. Bazı günler sabahtan akşama kadar kitapların başında geçirdiğim zamanı hatırlarım.”

Taşların dilinden anlayan çocuk
Deniz: “Miraç kısa sürede büyük performans sergiledi”
Topuz’un satrançta attığı ilk adımların tanığı olan antrenörü Oğuzhan Deniz, 2018 yılında görev yaptığı Sevgi Evleri’ndeki karşılaşmalarını ve başarılarını şöyle aktardı:
“2018’de Sevgi Evleri’nde satranç dersi veriyordum. Bütün çocuklara açık olan sınıfımıza Miraç da katıldı. Çok kısa bir sürede satrancı sevdi. Yalnızca sevmedi; adeta satrançla yaşamak istercesine, gelişmek için büyük bir çaba gösterdi. Sürekli benden yeni soru bankaları istedi, kitapları hızla bitiriyordu. Aşırı ilgiliydi ve her geçen gün üzerine koyarak ilerliyordu.
Normalde Ulusal Kuvvet Derecesi (UKD) almak birkaç turnuva ister ama Miraç ilk turnuvasında beşte beş yaptı ve UKD’si 1535 olarak açıklandı. Bu kolay olacak bir şey değil. Kısa sürede çok büyük bir performans sergiledi.”
“Binlerce öğrenciden biri değil, en çok isteyen öğrenciydi”
Topuz’un gelişim sürecini değerlendiren Deniz, yıllar süren mesleki birikimine dayanarak, “Sevgi evlerinde, çocuk evlerinde, kulüplerde ve girdiğimiz okullarda binlerce öğrencimiz oldu. Fakat Miraç net biçimde en çok çalışan öğrenciydi. Zaten bu emeğin karşılığını da aldı. Biz de o çabasını hep destekledik. Satrancın yüzde sekseni çalışmaktır; Miraç bunu en baştan kavramıştı. Satranç onun için yalnızca bir oyun değil, tutunduğu bir dal oldu” ifadelerini kullandı.
“Bakanlığın eli olmasa bu başarı eksik kalırdı”
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın sağladığı destek hakkında ise Deniz, “Çocukların satrançla tanışması zaten Sevgi Evleri’ndeki sınıflarda oldu. Bakanlığın sağladığı il içi, il dışı ve hatta yurt dışı turnuva desteği çok kıymetliydi. Bu destek olmasaydı Miraç gibi nice çocuk için bu başarı mümkün olmazdı. O yüzden minnettarız” değerlendirmesini yaptı.

“Satranç akademik başarının da habercisidir”
“Miraç artık gözleri kapalı oynayabiliyor, hafızasıyla beni yeniyor”
Dezavantajlı çocuklar için sosyal destek mekanizmalarının önemine de dikkat çeken Deniz, şu ifadeleri kullandı:
“Devlet koruması altındaki çocuklar için sportif, kültürel ve sanatsal faaliyetlerin çok büyük katkısı var. 14 yıldır bu alanda çalışıyorum; gözlemlediğim şey şu: Bu çocuklar bu tür etkinliklerde daha disiplinli ve olumlu davranışlar kazanıyorlar. Ayrıca bu çocuklar için kaynaştırma programları çok önemli. Toplumla temas etmeden birey olamazsınız.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu gibi sorunlara satranç çok iyi geliyor. Aynı zamanda hayat muhakemesi, disiplinli yaşam, kurallara uyum gibi pek çok temel beceri kazandırıyor. Miraç artık gözleri kapalı oynayabiliyor, hafızasıyla beni yeniyor. Biz bu sporun LGS ve YKS gibi sınavlara bile olumlu etkilerini gördük. Her çocuğun hayatında bir köşede mutlaka satranç olmalı.”