Netflix’in yeni gözdesi: Squid Game

0
1052

Yazı: Ayşegül Altunoluk

Güney Kore’nin distopik draması “Squid Game”, Türkçe çevirisiyle “Kalamar Oyunu”, Netflix’in şimdiye kadarki en büyük hiti olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.

Bu değerlendirme spoiler (bir eserin konusu veya detayları hakkında bilgi veren; eser okunmadan, dinlenmeden veya izlenmeden önce öğrenilmesi durumunda alıcının eser ile ilgili düşüncelerini veya alacağı hazzı etkileyebilecek açıklama veya ipucu) içermektedir.

On yıl boyunca, grotesk* ve gerçekçi olmadığı gerekçesiyle defalarca reddedilen Güney Koreli hayatta kalma draması, Netflix’in en çok izlenen dizisi olma yolunda ilerliyor. Sadece Türkiye’de değil dünya genelinde de en çok izlenenler listesinde bulunan dizi, ABD dâhil 90’dan fazla ülkede ilk 10 günde bir numara oldu.

Neden bu kadar izlendi ve konuşuldu?

Film basit ve çocuksu kurgusuyla yakaladığı beklenmedik saçma başarısını, içinde barındırdığı metaforlar ve sistem eleştirisinden alıyor. Ekonomik umutsuzluğun tasviri olan dizi, aynı zorlukları yaşayanlarla belki de ortak paydada buluştu.

Sadece Güney Kore değil doğu, batı, sosyalizm, kapitalizm ve modern toplum eleştirisiyle, biraz da dünya vurgusuyla dizi büyük kitlelere ulaştı ve kendini izlettirmeyi başardı. Açlık Oyunları, Testere, Ölüm Oyunu ve Parazit gibi filmlerin karması sayılabilecek dizi, sınıf mücadelesinin başka bir boyutunu temsil ediyor.

Dizinin konusu

Senarist-yönetmen Hwang Dong-hyuk’un hikâyesi, genel olarak mali açıdan çöküntü içerisinde bulunan yetişkinler etrafında dönüyor. Tenha bir adada geleneksel Kore çocuk oyunlarından oluşan, kaybedenlerin öldüğü, kazananların ise yaklaşık 40 milyon dolarlık bir nakit ödülle ödüllendirildiği bir oyun söz konusu. Oyun ancak çoğunluğun oyuyla bitebiliyor, aksi halde oyunlara devam etme zorunluluğu var. Maddi açıdan çıkmazda olan birçok insanın bir araya gelmesiyle başlayan oyun, hayatta kalan son yarışmacıyla son buluyor.

Henüz izlemeyenler için buradan sonrası aşırı spoiler içeriyor olabilir

“Az önce para için kişisel haklarınızdan vazgeçtiniz”

9 bölümlük dizinin her aşaması buram buram neoliberal kapitalizm kokuyor (gizli kapitalizm yanlısı ve antikomünist bir alegori olduğu yorumları da gözden kaçırılmamalı). Tabi mesajları ne kadar ince verdiği ve sağlam olduğu tartışılır. Sonunda oyunu kuranların ve izleyenlerin sıkılmış batılı milyarderler olduğu anlaşılıyor.

Hwang Dong-hyuk senaryoyu “Modern kapitalist toplum hakkında bir alegori veya masal olan, aşırı rekabeti tasvir eden, bir şekilde hayatın aşırı rekabeti gibi bir hikâye yazmak istedim” şeklinde özetliyor. Her bir birey ve oyun bu sistemdeki başka birini ve konuyu temsil ediyor. Oyuna alınırken “Az önce para için kişisel haklarınızdan vazgeçtiniz” cümlesi, içinde yaşadığımız sistemi ve durumumuzu da çok iyi özetliyor aslında. İçinde bulunduğumuz dünya düzeni ve yaşam koşulları tam olarak bizi sisteme hizmet eden ve bireysel hayata dair küçük zevklerden bile mahrum bırakılan köleler haline çevirerek kişisel haklarımızdan vazgeçmeye zorluyor. Toplumun rekabetçi akışı, sistemi kimin yarattığı ve bizim bir potansiyel olup olmadığımızı sorgulatıyor. Oyunun ilk aşamasından son aşamasına kadar her basamak, gerçek hayat düzeninin başka bir evresini temsil eder nitelikte.

Önce film olarak kaleme alınan senaryonun diziye çevrilmesi de eleştirilerin odağında. Yönetmenin yazarken niyet ettiği gibi 2-2,5 saatlik bir sinema filmi olsaydı, kült bir film haline gelebilirdi. Ve birçok mantık hatası da ortadan kalkmış olurdu.  Şu an dizinin 2. sezonunun olup olmayacağı belli değil. Ucu açık finaliyle birçok hikâye olasılığı bırakarak dizi, ikinci sezon için iyi bir kapanış yapmış oldu. Aynı başarıyı yeni sezonda da yakalayıp yakalayamayacağını bekleyip göreceğiz.

*Kaba gülünçlüklerden, tuhaf ve olmayacak şakalaşmalardan yararlanan, karşıt görüntüleri, bağdaşmaz durumları şaşırtıcı biçimde birleştiren güldürü biçimi