Stresle arkadaş olmak

0
242

Gerçek dünyada stresin olmadığı bir yaşam mümkün değil. Bu yüzden, stressiz bir hayatın hayalini kurmak yerine, stresin olumlu yönlerine odaklanabilir ve stresinizi nasıl yönetebileceğinizi öğrenebilirsiniz. Aslında bir miktar stres bizi daha üretken, daha sağlıklı ve daha güçlü birine dönüştürebilir.

TÜBİTAK Bilim Genç’te Dr. Öğr. Üyesi Nurten Arslan Işık imzasıyla yayımlanan yazıya göre, stresi “fiziksel ve duygusal olarak gergin hissetmemize neden olan bir duygu” şeklinde tanımlayabiliriz. Vücudumuz tehdit olarak algıladığı bir durum karşısında onunla savaşmak ya da ondan kaçmak için gereken tepkileri verir. Bu nedenle stresli olduğumuzda nefes alıp verişimiz hızlanır, kalp atım hızımız artar, kandaki şeker düzeyimiz yükselir ve sindirimimiz yavaşlar.

Birçok insan stresin her türünün kötü olduğunu düşünse de stres aslında normal bir duygudur. Stresin akut ve kronik olmak üzere iki türü vardır.

Akut stres; bir işi verilen son tarihine yetiştirmeye çalışırken, bir sınava hazırlanırken ya da trafikte aniden karşımıza çıkan bir köpeğe çarpmamak için fren yaptığımızda ortaya çıkan kısa süreli strestir.

Kronik stres uzun süre devam eder. Kronik stresin sağlık üzerinde birçok olumsuz etkisi vardır. Örneğin bağışıklığı zayıflatır; kalp krizi, felç, yüksek tansiyon gibi hastalıklara yakalanma riskini artırır.

 

Stres bizim için her zaman kötü mü?

Stresin bağışıklığı zayıflattığı ve enflamasyonu artırdığı biliniyor. Ancak bilimsel araştırmalar kısa süreli stresin doğuştan gelen bağışıklığı güçlendirdiğini gösteriyor. Uzun süreli stres ise bağışıklık sisteminin işlevlerini bozuyor. Kronik stres aynı zamanda DNA ve RNA’da hasara neden olarak biyolojik yaşlanmayı hızlandırıyor. Ancak bu durum stresin kısa süreli mi yoksa uzun süreli mi olduğuna göre değişiyor. Örneğin 2012’de Psychoneuroendocrinology dergisinde yayımlanan bir araştırmada katılımcılara, üzerlerinde kısa süreli stres oluşturacak bir görev verildi. Ardından verilen görevin geçmişte kronik strese maruz kalan grup ile sağlıklı olan grup üzerindeki etkisi incelendi. Sonuçta geçmişte kronik strese maruz kalan kişilerin DNA ve RNA’larındaki hasar arttı. Geçmişte kronik stres yaşamayan sağlıklı kişilerde ise verilen görev sonucu oluşan kısa süreli stresin genetik materyallerde hasara karşı direnç oluşturduğu gözlendi.

Yazının devamını okumak için tıklayınız. 

Kaynak: TÜBİTAK Bilim Genç