Bir asrın geleneği

0
551

Haber ve Fotoğraf: Onur Karakafaoğlu

Gelenek, toplumun eski zamanlarından (atalardan) kuşaktan kuşağa aktarılarak gelmiş olan, sözsel davranışları düzenleyen ve etkin bir yaptırım gücü bulunan kurallar bütünüdür. Bazı gelenek ve görenekler bizi beşiğimizde karşılar ve ancak mezarımızda bırakırlar. Birçok geleneğimizin var olduğunu anımsatarak bunlardan birini sizler için araştırdık. Bu gelenek, leblebi diyarı olarak bilinen Çorum’un belli yörelerinde halâ yaşatılan düğün geleneği…

Asırlar boyu süregelen bir gelenek olan düğün geleneğini Çorum’a bağlı Sungurlu ilçesinde ikamet eden 75 yaşındaki Hasan Hüseyin Bey’den anlatmasını istedik; çünkü kendisi bu geleneği bizzat yaşayanlardan. Bir asrın geleneği olarak hala devam eden bu âdetin bizzat şahidi olması son derece önemli. Düğün merasiminden sonra gelin alma töreninde gerçekleştirilen bir ritüel var. Gelin alma sırasında bir gaz lambası yakılır ve damadın yakınlarından birine (varsa kız kardeşi yoksa onlarla birlikte yola çıkacak en yakınına) verilir. Bu yol sırasında yani gelin ile damat evlerine girene kadar yakılan gaz lambası sönerse evliliklerinin uğursuz olacağına, tez zamanda evliliklerinin sonlanacağına yorulurmuş. Aksi takdirde gaz lambası yol boyu sönmez ise evliliklerinin daim olacağı öngörülürmüş. Hasan Hüseyin Bey, bize bu geleneği yaşamış ve yaşatmış biri olarak kılavuzluk edecektir.

Bu geleneği bizzat yaşadığınızı söylediniz. Bu geleneği yaşarken veya yaşatırken şahit olduğunuz bir aksilik oldu mu?

1968 yılında eşim Kamer ile dünya evine gireceğimiz vakit bizim büyüklerimizin sürdürdüğü bu gelenekten biz de nasibimizi aldık. Gelin getirme sırasında yakılan gaz lambası kız kardeşime verildi ve gelini aldıktan sonra araba ile yola çıktık. Yolda umulmadık bir kaza başımıza geldi ve arabamız yan devrildi. Çok şükür ki kimsenin canına bir şey olmadı ama iş bu ya gaz lambası da hiçbir hasar görmediği gibi sönmedi de. Bir şekilde toparlanıp tekrar yola koyulduk ve bu belaya rağmen evimize girene kadar sönmeyen gaz lambası büyüklerimiz tarafından şu şekilde yorumlandı:Evliliğinizde birtakım dalgalanmalar, büyük-küçük çaplı sorunlar olsa dahi evinizden ışık, huzur eksik olamayacak.” Çok şükür, hayat arkadaşımla hiçbir zaman yolları ayırmayı düşünmedik. Elbette sorunlarımız oldu ancak huzurumuz daimdir. İşte benim yaşadığım, tanık olduğum tek aksilik buydu.

Peki, sizce böyle bir geleneğin var olmasındaki amaç nedir?

Atalarımızdan bizlere kalan gelenekler bir nevi onlardan bize kalan miras gibidir. Zannımca birçok geleneğin altında manevi hissiyat yatmaktadır. Bir şeylere inanmaya duyulan ihtiyacın getirdiği bir buluştur gelenek uygulamaları. Örneğin, birçok yerde gelinin ağzına bal verirler ki dili tatlı olsun diye. Bu gelinin iyi bir insan olmasına inanılmak istenmesinin getirdiği bir uygulamadır. Bizim bu geleneğimizde bu amaçla ortaya çıkmış olabilir. Evliliğin iyi gideceğine inanılması için yani. Tabii yol boyunca sönen gaz lambaları var mıdır? bilmem ama ben hiç duymadım.

Bu geleneğimizin varlığının sebebini mantıklı buluyorum; çünkü dediğim gibi insanlar belki inanma ihtiyacına dayalı böyle uygulamalar yapmaya ihtiyaç duymuş olabilir ve bence sebep olarak mantıklı. Uygulama şekline gelecek olursam şöyle ki; belki bu amaçla yapılan birçok gelenek vardır. Gelenekler yönünden düğün gelenekleri önemli bir yere sahip hayatımızda. Uygulama şekli, uygulama anı/zamanı ve süresi bence çok yerinde olan bir gelenek. Yani geleneğimizin uygulama şeklini de bilhassa mantıklı buluyorum.

Bir asır devam eden bu geleneğin sadece Çorum’a özel olması ve halâ yaşatılıyor olması sizin için ne anlam ifade ediyor?

Bu geleneği yaşayan ve yaşatan biri olarak bundan mutluluk ve onur duyuyorum. Dediğim gibi gelenekler bizlere atalarımızdan yadigârdır. Bence bu tür gelenekler kutsal sayılmalı ve devam ettirilmelidir ki şehrin özü yaşasın. İlla inanış olarak inanılması gerekmeyebilir tabii ki. Çünkü birçok geleneğin aslında batıl inanç temelli oluştuğu aşikârdır. Ama yaşatılması dediğim gibi o bölgenin, yerin özünü yaşatır.

Sizi röportajımızın başında sizi bu geleneği “yaşayan ve yaşatan” kişi olarak tanıttık. Bu geleneği yaşatan biri olarak kimlerde vesile oldunuz?

Benim üçü erkek biri kız olmak üzere dört evladım var. Gelinlerimin düğününde uyguladım. Kızımı gelin ederken de Çorum’da biriyle evlendirdiğim için bu geleneği o da yaşamış oldu. Hiçbirinde de bir aksilik yaşamadık. Hoş yaşasaydık da günümüzde bu şeyler inanç bakımından zayıflamış durumda olduğu için çok da takılmazdık. Dediğim gibi önemli olan geleneği sürdürmektir.