Erasmus+ öğrenci değişim programına dair merak edilenler

0
261

Haber ve Fotoğraf: Büşra Turan/Hivda Aslan

Fırat Üniversitesinin ev sahipliğinde gerçekleştirilen Güneydoğu Kariyer Fuarı’nda, Fırat Haber ekibi olarak Erasmus+ öğrenci değişim programıyla ilgili merak edilenleri Türkiye Ulusal Ajansı İletişim Koordinatörü Uzman Yardımcısı Salih Kural’a sorduk.

Erasmus+ staj hareketliliğinde öğrenciler en çok hangi ülkeleri tercih ediyor?

Türkiye Ulusal Ajansı olarak 2004 yılından beri Erasmus+ projesinin içinde olduklarını belirten Kural, “Bu on yedi yıllık süre zarfında, öğrenim artı staj olarak öğrencilerimizin en çok tercih ettiği ülkeler Polonya ve Almanya. Polonya’nın bu kadar çok tercih edilmesinin sebebi iki şeyle alakalı: birincisi Polonya bu konuda çok aktif ve sürekli anlaşmalar kurmaya çalışıyor, ikincisi de Polonya’nın Eurozone’da olmaması öğrencilerimiz tarafından tercih edilmesine imkân sağlıyor. Maddi anlamda öğrenciler için en uygun yer Polonya, ikinci tercih olan yer ise Almanya. Bu da kültürel bağlardan kaynaklanıyor” dedi.

Öğrencilerin en çok karşılaştıkları sorunlar neler?

Öğrencilerin dil problemine değinen Kural, “Öğrencilerin en büyük sorunu, gittikleri ülkede dil sorunundan dolayı bölümlerinden ders alamamasından kaynaklanıyor. Yani ben kendim de böyle bir sorunla karşılaştım. İspanya’da Erasmus yaptım ve reklamcılık öğrencisiydim. Gittiğim iletişim bölümünde dersler Katalancaydı. Bu yüzden ben uluslararası ilişkiler bölümünden dersler almak zorunda kaldım. Bu da benim notlarımı düşürdü; yani şöyle açıklayacak olursak: okullar daha önce vaat ettikleri İngilizce ders olayına uymuyorlar.

İkincisi öğrenciler maddi anlamda da sorun yaşıyorlar. Verilen paralar hibe burs değil. Ben giderken 400 Euro vermişlerdi ki 400 Euro sadece benim oda kiramdı. Yani öğrenciler verilen miktarın hibe olduğunu bilerek, bunun bütün hayat giderlerini karşılayacağını veya karşılamayacağını bilerek gitmesi lazım. Ülkeden ülkeye, şehirden şehre harcamalar değişir. Başvuran öğrencilerin bunları hesap etmesi gerekir” ifadelerini kullandı.

Erasmus 2021 – 2027 staj hareketliliği öncelikleri nelerdir, toplumda dezavantajlı gruplar için herhangi bir çalışma var mı?

Komisyonun yeni dönemle birlikte beş alana öncelik verdiğini vurgulayan Kural şu ifadeleri kaydetti:

“İlki ‘Dijital Gündem’ adı ile geçiyor. Bu yeni dönemle beraber pandeminin etkisiyle artık eğitimin dijital kanallardan yapılabilmesi bu konuda dijital unsurların geliştirilmesi.

İkinci öncelik, sürdürülebilirlik ve yanında iklim değişikliği ile mücadele. Bu da Avrupa Birliği’nin yeşil mutabakatıyla beraber gelen bir öncelik. Bu mutabakat şunu söylüyor: Doğaya zarar vermemeliyiz, karbon ayak izimizi azaltmalıyız. Bunun da örneği artık evrak işlerinde kâğıdın kullanılmasının bırakılması ve doğanın korunması.

Üçüncü öncelik ise kapsayıcılık ve dâhil etme diye geçiyor. Bunun anlamı ise coğrafi açıdan daha dezavantajlı olan kurum, kuruluş ve kişilerin aynı zamanda fiziksel olarak ya da mental olarak dezavantajlı olan grupların bu programlardan daha önce faydalanması Avrupa Komisyonu tarafından verilen bir öncelik noktası da şu: bütün projelerde bireysel katılımın yanı sıra projelerin kapsayıcı olması yani dezavantajlı grupları öncelemesi hedefleniyor.

Dördüncü öncelik de aktif katılım. Aktif katılımdan kast edilen şey şu: Programa katılan kişilerin aynı zamanda programda yapılan projelerin çıktıları sayesinde politika yapıcılara tavsiyelerde bulunabilmesi.  

Son alansa zaten programın doğası olarak gelen bir şey; uluslararasılaşma. Zaten Erasmus+ programları uluslararası iş birlikleri üzerine kurulu.”

“Öğrenciler kendilerine uygun programı seçmeli”

Öğrencilere tavsiyelerde de bulunan Kural, “Öğrenciler, maddi açıdan herhangi bir sorunla karşılaşmamak için kesinlikle gidecekleri yeri iyice araştırmalı. En önemlisi kendilerine uygun olan programlara gitmeleri ve proje bazlı bakmaları. Çünkü bu projeler sayesinde dillerini geliştirebilecekler, farklı kültürler öğrenebilecekler, temel yeterliliklerini arttırabilecekler, bunlar bireysel katılımlarla gerçekleşir. Ama biz iki şeyi daha önemsiyoruz: Bireysel katlımı tecrübe ettikten sonra mümkünse farklılıklarını arttırarak, tecrübe de edinerek, bu tecrübelerini proje yazma konusunda uygulamaları ve bu sayede kendi bulundukları bölgeye, memleketlerine, kasabasına proje getirmeleri. Böylece onlar da insanların hayatlarına dokunabilirler” dedi.