Atıkların sanata dönüşümü

0
283

Haber ve Fotoğraf: Emre Alperen Borazan

Fırat Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Bölümü Öğretim Görevlisi Rüçhan Keçeci, atölyesinde atık metalleri sanat eserlerine dönüştürüyor. Fırat Haber ekibi olarak Keçeci ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik ve okurlarımız için Keçeci’nin atölyesini gezdik.  

1987 yılından beri sanatın içinde olduğunu söyleyen Öğr. Gör. Rüçhan Keçeci, “Mesleğe alaylı bir şekilde başladım. Üniversite eğitim hayatımda resim eğitimi aldım. 1995 yılında Resim Öğretmeni olarak Adana’da görev yaptım, ardından üniversitede görev aldım, tabii bu süreç sanat ile iç içe geçen bir süreçti. Atık malzemeler ile eserler ortaya çıkartmadan önce elbette resim, grafik, ebru, özgün baskı sanatı gibi çeşitli alanlar ile ilgilendim, üç boyutlu çalışmalarda ise ilk olarak ahşap ve taş ile ilgilendim. Tabii alanlarda fazla kalmadım, en büyük sebebi ise bir başkasına sürekli bağlı kalıyor olmak. Bu noktada kişiler ile sıkıntı yaşadığımdan metal sanatçılığına döndüm” ifadelerine yer verdi.

“Atatürk’ünde iyi bir kaligrafi ve grafik sanatçısı olduğunu iddia ediyorum”

Son eseri olan “Atatürk Portresi” hakkında bilgiler veren Öğr. Gör. Keçeci, “Bu çalışmada bir siluet, bir portre yaptık. Yüz çehresi sanayide kullanılan cıvata somunları ile oluşturuldu, saç ve kaşlar ise çivi adı verilen malzemenin ham malzemesi olarak kullanılan tel ile oluşturdum. Gözler ise bilyeli tekerlerin içindeki malzemeden yaptım. Bu eseri farklı kılan Atatürk’ün portresinden çok imzası oldu. Atatürk kaligrafik, eğik yazı stili ile imzalarını atıyor, burada imzanın içerisinde Arapça’da kullanılan ‘Mim’ ve ‘Kaf’ harfleri var. Burada kullanılan Mim harfi Mustafa’yı, Kaf harfi ise Kemal’i temsil ediyor. Bu imzayı atarken Latin ve Arap alfabesini birleştirerek oluşturmuş. Ben grafik kökenli bir sanatçı olarak Atatürk’ünde iyi bir kaligrafi ve grafik sanatçısı olduğunu iddia ediyorum” dedi.

Öğrencilerimi mirasçılarım olarak görüyorum

Diğer eserleri ve öğrencilerinin ilgisi konularından bahseden Öğr. Gör. Keçeci “Şu an tamamlanmış olan Türk büyüklerinden El Cezeri güneş saatimiz çok yakın bir zamanda Fen Edebiyat Fakültesi önünde hazırlanan alana yerleştirilecek. Eğitim Fakültesi önünde yer alan Osmanlı Çınarı’nın özelliği, ağacın meyvesi kitap ve bu meyveden faydalanmak isteyen insanların ağaca tırmanması. Bir tane daha belirtecek olursak Mühendislik Fakültesi girişinde yer alan Cetvel ve Pergel heykeli diğer çalışmalarım arasında yer almakta. Bu iş biraz meşakkatli, fiziksel güç gerektiren bir iş. İki boyutlu resim yapmak kolay, sanat eğitimi alan herkes yapabilir. Ben sabah namazı vakti ile atölyeye gelip çalışmalarımı sürdürüyorum. Üniversiteden emekli olduğumda ise kendi atölye ve müzemi kurmayı hayal ediyorum. Eserlerde üç boyuta geçtiğinizde bu iş biraz da zor, en boy yükseklik oran orantı kavramları devreye giriyor. Taş ve ahşap işçiliğinde yontu dediğimiz fazla malzemeyi çıkarma işlemi yapılmakta metalde ise tam tersi birleştirme işlemi yapılmakta ikisinde de kütle ve ağırlık var. Birçok öğrencim benim yerimde olmayı hayal ediyor, hatta mirasçım olarak görüyorum onları” şeklinde konuştu.