Haber ve Fotoğraf: Büşra Turan
Ardahan’ın Damal ilçesinde bir araya gelen kadınlar kilim ve halı dokumacılığını yaşatmaya çalışıyorlar. Asırlar öncesinden beri zamanında birçok ailenin geçim kaynağı olan yöresel kilim dokumacılığı, Damal kadınlarının hala geçim kaynağı olmaya devam ediyor.
Her geçen gün teknolojinin gelişmesiyle birlikte birçok meslek gölgede kaldı ve kalmaya da devam ediyor. Teknolojiye karşı Damal kadınları sadece halı ve kilim dokumakla kalmıyor, bunların yanında patik, dantel çorap ve birçok el işini de yapıyorlar.
Kültürüyle birçok coğrafyayı etkileyen Damal’da kadınlar özellikle Yöresel Folklorik Bebekler Yarışması’nda el emeği kategorisinde dünya birinciliğini kazanan Damal bebeğini de yapıyorlar. Yaptıkları bebeklere kendi yörelerindeki kıyafetlerini giydiren kadınlar kültürlerini simgeliyor.
25 yıldır birçok kadına ilham oldu
“Yapılan her dokuma aslında insanoğlunun birebir düşünce, yaşayış ve duyguların birikimi”
“Bir kadına doğru ayakkabıları verirseniz dünyayı bile fethedebilir”
Kendi kültürünü yaşatmaya çalışan emekçi kadınlardan biri Fadime Ağay. Erken yaşta evlendirilen Ağay, çeyizini evlendikten sonra kendisi yapmaya çalışmış ve bunu zamanla hobi edinmiş. Evin bir odasını yalnızca dokuma için ayırmış. Onu gören yörenin kadınları eğitim almak için sıklıkla Ağay ile buluşmuş. Ağay 25 yıl boyunca bir sürü kadına ilham olmuş. Kadınlar yaptıkları dokumalar ve işlemeler ile de ek gelir elde ediyorlar.
Fadime Ağay geçtiğimiz haftada hayatını kaybetti. Onun geleneğini sürdüren öğrencilerinden olan Seher Kenci duygularını şöyle ifade etti:
“Öncelikle bize ilham olan Fadime Ağay’a çok teşekkür ederim. Kendisini bir hafta önce kaybettik. Üzüntümüz acımız hala taze. Sayesinde birçok kadın coğrafyasını kültürünü yaşatmaya devam ediyor. Ek gelir elde ediyoruz. Yapılan her dokuma aslında insanoğlunun birebir düşünce, yaşayış ve duyguların birikimidir. Ruh halimiz nasılsa yapılan işte onu yansıtır.
Evine gittiğimizde Fadime Ağay bize asla hocalık etmezdi. Bizimle daha çok eğlenmeyi severdi. Hep beraber şarkılar türküler söylerdik. Gün içerisinde yaptığımız şeyleri odanın her köşesine asardı. Onlara baktığımızda ‘ne hissettiğimizi’ sorardı ve bizleri sadece kişisel olarak değil duygusal olarak da tanımak isterdi. Ve hissettiklerimizle, düşüncelerimizle o kadar güzel sohbetler kurardık ki ruhumuz okşanırdı. ‘Bir kadına doğru ayakkabıları verirseniz dünyayı bile fethedebilir’ derdi hep. Bir çok kültürel zenginliği yaşatmaya devam edeceğiz”.