Kitap incelemesi |George Orwell’ın Hayvan Çiftliği kitabı

0
2749

Yazı: Merve Taş

Hayvan Çiftliği, kitabın yazarı George Orwell olan ve gerçek adı Eric Arthur tarafından 1943’te kaleme alınmış, 17 Ağustos 1945 yılında yayımlanmıştır. Orwell’in en iyi eserlerinden biri olan Hayvan Çiftliği hiciv kategorisinde yer alır.

Bu değerlendirme spoiler (bir eserin konusu veya detayları hakkında bilgi veren; eser okunmadan, dinlenmeden veya izlenmeden önce öğrenilmesi durumunda alıcının eser ile ilgili düşüncelerini veya alacağı hazzı etkileyebilecek açıklama veya ipucu) içermektedir.

Kitapta Sovyet topraklarında insanların himayesi altında yaşamaktan sıkılan bir grup çiftlik hayvanının, bütün dünyada hayvan egemenliğini istemesi anlatılır.

Çiftlikteki hayvanlar çok çalışıp karşılığında az miktarda yemek aldığı Beylik Çiftliği’nde yaşamaktalar. Çiftlik sahibi Mr. Jones hem hayvanları çok çalıştırıp hem de onlara eziyet eden biri. Bu durum zamanla hayvanların isyan etmesine sebep olmaya başlar. Bir gece çiftlik sahibi ortalıklarda yokken Koca Reis adlı domuz tüm çiftlik hayvanlarını bir araya toplayıp bir konuşma yapar. Konuşmasında hayvanlara bir rüya gördüğünü söyler: rüyasında dünya insanların olmadığı ve tüm hayvanların özgür bir biçimde yaşadığı, tüm emeklerin karşılığının alındığı bir yerdir. Bunu duyan hayvanların içine umut tohumları ekilir. Bu konuşmadan sonra hayvanlar hep bir ağızdan İngiltere’nin Hayvanları şarkısını söyler. Bu geceden sonra bütün hayvanlar daha güzel bir dünya hayali kurmaya başlar ve isyan çıkarma planları yaparlar. Birkaç gün sonra Koca Reis adlı domuz ölür. Bunun üzerine hayvanlar nasıl yapacaklarını düşünürken isyanı fitilleyen olay baş gösterir.

Çiftlik çalışanları o gün hayvanlara yiyecek vermeyi unuturlar, bunun üzerine hayvanlar ağıl kapılarını kırarak yemeğe ulaşırlar. Bunu gören Mr. Jones hayvanlara kırbaç cezası verir ve hayvanlar buna daha fazla katlanmak istemezler. Sonunda isyan başarıya ulaşır ve hayvanlar insanları çiftlikten kovar.

Beylik Çiftliği’nin adı Hayvan Çiftliği olarak değiştirilir. Hayvanlar aralarında bir önder seçmek ister. Bunun üzerine akıllı olduğunu düşündükleri domuzlardan bir grup seçerler. Bu grupta kendi içinde çatışmaya başlar; Snowball ve Napoleon adlı iki domuz arasında liderlik kavgası başlar. Snowball hayvanların iyiliğini düşünürken Napoleon hep kendini düşünen bencil bir domuzdur. Bu önder grup hayvanlar için uyulması gereken 7 ilke çıkarır: “İki ayak üstünde yürüyen herkesi düşman bileceksin. Dört ayak üstünde yürüyen ya da kanatları olan herkesi dost bileceksin. Hiçbir hayvan giysi giymeyecek. Hiçbir hayvan yatakta yatmayacak. Hiçbir hayvan içki içmeyecek. Hiçbir hayvan başka bir hayvanı öldürmeyecek. Bütün hayvanlar eşittir.” Bu ilkeler duvara yazıldıktan sonra Snowball sesli bir şekilde tüm çiftlik hayvanlarına okuyarak tekrar eder.

Snowball, çiftlik için yararlı şeyler yapmayı planlar. Bu planlarından biri de çiftlik için bir yel değirmeni inşa etmektir. Fakat Napoleon hırsına yenik düşer ve diğer hayvanların hakkını yemeye başlar. Snowball’u da hain ilan eden Napoleon diğer hayvanları da kışkırtır. Domuzlar ilkelerinden sapar; içki içmeye, yataklarda uyumaya ve en garibi iki ayak üzerinde yürümeye başlarlar. Bunların yanı sıra kendilerine karşı gelen, kendilerine uymayan hayvanları da öldürmeye başlarlar. Bu durumun 7 ilkeye aykırı olduğunu düşünen hayvanlar, domuzlar tarafından manipüle edilerek susturulur. Zamanla domuzların kurduğu otorite altında çalışmaya başlarlar. Zamanla çiftlikte kıtlık baş gösterir ve hayvanlar ölmeye başlar. Bunun için Napoleon önlemler almaya karar verir. Bu önlemler bazı hayvanları rahatsız etmiştir ki karşı çıkanlar olur. Hayvanlar bunun farkındadır ama bir şey yapamazlar. Bir gün domuzlar Mr. Jones’ın evinde bir şölen vermeye karar verirler ve çiftlik dışından insanları da çağırırlar. Domuzlar gitgide insanlara benzemeye başlar. İnsanlarla aynı sofrada oturup yemek yediler, içki içtiler ve eğlendiler. O sırada diğer çiftlik hayvanları onları pencereden izler, insanları ve domuzları ayırt etmek zorlaşır. Domuzlar, gözleri kör olan hayvanların çevrede olup bitenleri görmemesine sebep olur. Görseler bile bir bilgiye sahip olmadıkları ve okuma yazma bilmedikleri için hep saf dışı kalırlar. Sadece domuzlara inanan bir kesimin kendini geliştirmesi ve bir şeyleri başarması imkânsızdır. Ve bu inanma, sorgulamama onların sonunu getiren başlıca nedendir.