Toplumsal cinsiyet nedir?

0
4593

Yazı: Hivda Aslan

Toplumsal cinsiyet, kadınlar ve erkekler arasındaki toplumsal ve kültürel olarak inşa edilmiş farklılıkları ifade eder. İnsanlar bu terimi sık sık duymasına rağmen anlamını tam olarak kavramakta sıkıntı çekiyor. Fırat Haber okurları için bu terimi inceledik.  

Toplum kadına ve erkeğe cinsiyete dayalı farklı sorumluluklar ve beklentiler yükler. Bu algı biçimi ataerkil toplumlarda kadın ve erkek arasında büyük bir eşitsizliğe yol açmaktadır. Her iki birey arasındaki bu ayrım onları cinsiyete dayalı alanlara yönlendirmektedir. Bunun sonucunda da toplumsal cinsiyet farklılıkları, kadın ve erkek arasında eşitsizlik ortaya çıkmaktadır.

Genel olarak kabul edilen görüş ise kadın ve erkek arasındaki farklılığın hem biyolojik hem de sosyokültürel nedenlere dayandığıdır. Biyolojik açıklama, kadın ve erkeğin fiziksel ve genetik özelliğine vurgu yapar bu da biyolojik cinsiyeti tanımlar. Psikososyal açıklama ise cinsiyet farklılıklarının kaynağını kültür özellikleri olarak görür ve cinsiyetin toplumsal yönünü vurgular.

Toplumsal cinsiyet rolleri nelerdir?

Bu roller, toplumun bireyden beklentileriyle şekillenir. Toplumun bireye yüklediği cinsiyet kavramı, erkeğin güçlü olmasını, zengin olmasını ve para kazanan tarafın sadece erkek olması gerektiğine işaret eder. Kadının ise naif, nazik ve iyi bir anne olmasını bekler, kadının para kazanmasını beklemez. Bireylerin cinsiyetçi davranışları sergilemesine yönelik beklentiler, toplumsal cinsiyet rolleri olarak ifade edilmektedir. Cinsiyetçi rollerde ister kadın olun ister erkek hayatın her alanında cinsiyetçi söylemlere maruz kalırsınız. Örneğin; masal dinleyen bir çocuklar, oradaki cinsiyet eşitsizliğini görüp hayatını bu cinsiyetçi söylemlere göre şekillendirir ve sosyal çevre ile etkileşerek kendi cinsiyetlerine “uygun” davranışları öğrenirler.

Toplumsal cinsiyet eşitliği; kadınların ve erkeklerin toplumsal yaşamın her alanına eşit olarak katılmalarıdır. Yani farklı cinsiyetlere sahip insanların eşit haklara sahip olmasıdır. Biyolojik ve fizyolojik farklılıklar bu eşitsizliği değiştirmez.