17 yaşında fırıncılıktan Avrupa şampiyonluğuna

0
480

Haber ve Fotoğraf: Heval Yaşar

İmkânsızlıklar içinde imkân yaratan birçok insanın ismine aşinayızdır. Bu insanlarla her gün geçtiğiniz yollarda, alışveriş yaptığınız yerlerde karşılaştığınızı biliyor muydunuz? Emre Alçiçek bu isimlerden yalnızca biri. Avrupa Kick Boks Şampiyonası’nda Türkiye’yi en iyi şekilde temsil ederek birinci olan 17 yaşındaki Emre Alçiçek, hem öğrenci hem de fırın işçisi.

‘‘Hiçbir şey zor değildir yeter ki onu ufak parçalara ayırmasını bilelim’’ sözünü Henry Ford’dan birçok kez duymuşuzdur. Emre Alçiçek ile tanıştıktan sonra bu sözün doğruluğuna daha da emin oldum. Hayatta karşılaştığımız çoğu engellerin zor olmadığını, bunu kolaylıkla aşabilmenin mümkün olduğunu fark ettim. Okul yaşamının, sosyal çevrenin ve aile yaşamının getirdiği zorlukları aşmış, hayallerine azim ve başarıyla koşan bir isim Emre Alçiçek. Fırat Haber ekibi olarak okurlarımız için Alçiçek ile buluştuk.

Elazığ’da yaşayan lise öğrencisi Emre Alçiçek, yaşam mücadelesinin en başarılı tezahürlerden biri. Alçiçek, hem okuyor hem de okul masraflarını ve harçlığını çıkarmak için fırın işçisi olarak çalışıyor. Küçük yaşlardan itibaren kick boks sporuna gönül veren Alçiçek, bugüne kadar bölge, Türkiye ve Avrupa şampiyonalarına katılmış. Bu şampiyonalarda Türkiye’ye ve Elazığ’a birçok kupa ve madalya kazandırmış. Katıldığı şampiyonalarda gösterdiği başarı ile Millî Takım’a yükselmiş. Alçiçek, hâlihazırda Sırbistan’da gerçekleşecek olan Avrupa Şampiyonası’nda millî formayı terletmek için çalışıyor.

Son olarak da Antalya’da düzenlenen 6. Uluslararası Türkiye Açık Kick Boks Avrupa Kupası’nda birinci oldu. Bu kadar zorluk içinde “nasıl bunları başardığını” sorduğumuzda ise ‘‘Hiçbir zorluğa bahane üretmemek gerekir. Çabaladım ve başardım. Eğer başaramasaydım, kendime şunu derdim: ‘en azından çabaladın’’ ifadelerini kullanıyor.

‘‘Sporda yaşadığım ve gördüğüm o azim, başarı, istek ve ciddiyet beni farklı bir insan yaptı’’

Kick bocks sporuna başladığından beri sporun kendisine kattıklarından ve önceki hayatına değinen Alçiçek şunları belirtiyor:

‘‘Spora başlamadan önceki hayatımda farklı bir ortamdaydım. Çevremde bulunan arkadaşlarımın hayata dair hiçbir planı ve hayalleri yoktu. Hayatı çok basite alıp, amaçsız bir şekilde yaşıyorlardı. Sporda yaşadığım ve gördüğüm o azim, başarı, istek ve ciddiyet beni farklı bir insan yaptı. Artık hayata daha umutlu bakan ve hayalleri olan birisi oldum. Daha kaliteli sohbet kuran insanlarla bir araya gelmeye başladım.

İşin ciddiyetini anladıktan sonra sadece spora yöneldim. Gereksiz çevremi bıraktım. Keyfi vaktimi harcamayı bıraktım. Aslında bu spor bana sorumluluk sahibi olmayı öğretti. Çünkü hayatım planlı ve programlı olmaya başladı.’’

Dükkânın bodrum katında, boş arazide, kışın yağan karın altında çalıştı

‘‘ Önce Elâzığ depremi, sonra pandemi derken çok zorlandım ama hiçbir zaman pes etmedim. Çünkü bunlar bana engel değildi’’

Alçiçek, 2020 yılında yaşanan Elazığ depremi ve sonrasında gelen koronavirüs salgınından dolayı maçlara hazırlanırken çok zorluklar yaşamış. Spor salonlarının kapanması nedeniyle, antrenmanlarını mesaiden arta kalan zamanlarında tarihi Harput mahallesinde, çalıştığı dükkânın bodrum katında, boş arazide, kışın yağan karın içinde bile yapmış. Alçiçek, yaşadığı zorlukları şöyle anlatıyor:

‘‘2020 senesinde yaşanan Elazığ depremi ve koronavirüs pandemisi sonrası çok zorlandım, ama hiçbir zaman pes etmedim. Çünkü bunlar bana engel değildi. Depremden sonra yaşadığım o manevi ve maddi kayıp beni çok üzdü. Diğer yandan hemen pandemi başladı. Pandemi sonrası spor salonlarının kapanmasıyla da iyice zorlandım.

Son 1 yıldır antrenörsüz çalışıyorum. Günlük rutin antrenmanlarım erken sabah koşuları ile başlıyordu. Sabahları 5-6 gibi uyanıp ortalama 8 kilometre koşuyordum. O gün okulum varsa koşudan sonra okula gidiyordum. Yoksa işe gidiyordum. Akşamda benimle beraber bu spora gönül vermiş yol arkadaşlarım, Mahmut Güneş ve Eyüphan Yıldırım ağabeylerimle antrenmanlarımızı yapıyorduk. Mahmut ve Eyüphan ağabeylerim benim en büyük destekçimdi. Onlar sayesinde bu yola girdim ve başarılar elde ettim. Kısacası bu başarılarımın en büyük mimarı onlardır.’’

 ‘‘Maçları kazanıp ülkemin bayrağını her ülkede birinciliğe taşımak istiyorum’’

Kazandığı maçlarda ülkesinin bayrağını dalgalandırmak isteyen Alçiçek: ‘‘İlk kick boksa başladığım zamanlar ortaokula gidiyordum. Kuzenim Eyüphan Yıldırım, kick boks sporuyla ilgilenip, yarışmalara katılıyordu. Ona bakıp heves edip gururlanıyordum. Çünkü kendisi bana bir gün şöyle bir cümle kurdu: ‘Benim için en değerli şey kazandığım madalyalar değil. Benim için en değerli şey: birincilik kürsüsüne çıkıp, bayrağımızı omuzlarımda taşımak oldu’ dedi. Kendisi de 6. Uluslararası Türkiye Açık Kick Boks Avrupa Kupası’nda iki birincilik bir de ikincilik elde ederek, büyük bir başarıya imza attı. Söylediği cümle o küçük yaşta beni çok etkilemişti ve o günden sonra kendime söz verdim. Onların yanına gidip, ben de başladım bu spora. Onlar da sağ olsun çok güzel karşıladılar. Katıldığım maçlarda da ‘sonuna kadar mücadele edip kazanacağım ve ülkemin bayrağını her ülkede birinciliğe taşıyacağım’ dedim. Öyle de oldu. Elimden geldiğince savaştım ve Türkiye’mize birçok ödül kazandırdım” diyor.

Bir yandan okul bir yandan fırın işçiliği bir yandan da spor ile uğraşmanın nasıl bir şey olduğunu merak ediyoruz. Bunu Alçiçek’e sorduğumuzda şu yanıtı alıyoruz:

İlk başladığım zamanlar antrenmanlar ağır geliyordu. Eve gittiğimde kendime vakit ayırmayıp, uyuyordum hemen. Çok zorlanıyordum. Ama asla pes etmemeyi öğrendim. İlla ki bu çektiğim zorluğun karşılığını alacaktım ve sabredip mükâfatını da aldım. Benim gibi kick boksa meraklı genç sporculara söyleyeceğim tek şey: ‘asla pes etmeyin.’ Bunun kazancını her zaman göreceklerdir. Manevi anlamda daha çok kazanacaksınız. Çünkü o galibiyetin verdiği gurur sizin için unutulmaz bir değer olacak.”

30 ülkenin katıldığı yarışmada galip geldi

‘‘Çünkü rakibimden önce, heyecanımın beni mağlup etmesini istemiyordum’’

Avrupa Şampiyonluğu’nu kazandığında yaşadıklarını merak ediyoruz ve Alçiçek’in o süreci bize heyecanla aktarımını dinliyoruz:

“Avrupa Şampiyonası’nın tarihi belli olduğunda, pandemi sebebiyle tüm salonlar kapalıydı ve antrenman yapacak yer arıyorduk. Sonra Eyüphan ve Mahmut ağabeyimle düşündük ki bunlar bize engel olmamalı. Sporcu dediğin her koşulda ve şartta zorluklarla savaşabilir. Tabii ki ilk başlarda heyecan vardı. Çünkü 30 ülkenin katılacağı bir yarışmaydı. Hiç unutmuyorum; maça çıkmadan yarım saat önce aşırı heyecanlanmıştım. Ama ringe çıktıktan sonra her şeyi unuttum ve maçıma odaklandım. Çünkü rakibimden önce heyecanımın beni mağlup etmesini istemiyordum.’’  

“Hayatın her alanında ve koşulunda çaba göstermek lazım’’

Alçiçek, akranlarına ve genç sporculara ise şöyle sesleniyor: “Şu anda 5 Kasım’da Sırbistan’da düzenlenen Avrupa Şampiyonası’na gitmeye hak kazandım. Ona hazırlanıyorum. Ama ilerde inşallah bir aksilik olmazsa spor hayatımı devam ettireceğim ve hedefim Dünya Şampiyonu olmak. Gözümdeki en zirve nokta orası şu anda. Ve buradan benim gibi spora ilgi duyan genç arkadaşlarıma şunları söylemek istiyorum: asla pes etmemek lazım. Hayatın her alanında ve koşulunda çaba göstermek lazım.’’