Yaşamın derinliklerindeki ışık: Kanseri yenen mucizevi kadınlar

0
112

Haber ve Fotoğraf: Şeval Yaşar

Dünyada her yıl 19 milyon, Türkiye’de ise yaklaşık 250 bin insan kansere yakalanıyor. Normal seyreden bir hayat aniden sekteye uğrayabiliyor. Önemli olan bu tepetaklak olan hayatta mücadeleyi bırakmamak. Biz de Fırat Haber ekibi olarak mücadeleden vazgeçmeyen ve birçok insana örnek olan mucize kadınlarla söyleştik.  

Kanser, hücrelerin anormal ve kontrolsüz bir şekilde büyüyerek vücut dokusunu tahrip ettiği hastalıktır. İyi huylu kanserde kanserli hücreler çok nadir bir şekilde yayılım gösterir ve genellikle herhangi bir tehlike oluşturmaz ancak kötü huylu kanser hücreleri büyüyüp gelişim göstererek diğer organlara yayılır ve bu durum metastaz olarak adlandırılır. Genetik, çevresel faktör, kötü beslenme, hareket azlığı ve stres gibi faktörler kansere neden olmaktadır. Kanserde en önemli unsur erken teşhistir. Dolayısıyla hekimler düzenli kontrolleri önermektedir.

Dünyada ve Türkiye’de kansere yakalanma oranları oldukça yüksek. Bu süreçte hastanın moralini yüksek tutarak hastalıkla mücadele etmesi çok önemli. Bu mücadelede pes etmeyen ve diğer hastalara umut olmasını düşlediğimiz mucize kadınlarla buluştuk; Necla Yeter, Naciye Yavuz ve Esme Yeğen…

Necla Yeter: “Ben savaşçı bir kadınım”

44 yaşında sunuculuk kariyerine devam eden Necla Yeter, spor yaparken kanserli kitleyi fark etmiş:

Her anlatışımda kendimle gurur duyuyorum çünkü ben savaşçı bir kadınım. Hastalığımı spor esnasında anladım, koltuk altından göğsüme kadar bir ağrı arttı; kaslarım zedelendi sandım fakat duş alırken kitleyi fark ettim. Ben bilgisizce bu durumu umursamazken sağlıkçı ablam beni apar topar hastaneye götürdü. 4 günde patoloji sonuçları, raporlar çıktı ve hastaneye gidişimin 4. gününde tedaviye başladım. Patoloji esnasında kanser olduğumu anladım ama motivasyonumu düşürmedim çünkü hayatım boyunca peşin hükümlü olmadım.”

“Oturup ağlayamam, gülmeyi daha çok tercih ederim!”

Hayat enerjisiyle kendini bize hayran bırakan Yeter, kanserle mücadelesinde moral ve motivasyonun altını çizdi:

Kanserin toplumda şöyle bir algısı var: ‘Kansersen öleceksin! Hastalığın ne? Kanser mi? Allah korusun!’. Aslında bu sözlere, bu bakışlara kulak asan biri değildim. Hekimler ve ailemde hastalığımı bu yüzden gizlemek istedi. Ben hastalığımla yüzleşerek onunla mücadeleye başladım. Hekimler motivasyonun çok önemli olduğunu, eğer moralimi düşürürsem değerlerimin de düşeceğini söylediler. Gerçekten de bunu deneyimledim motivasyon ve bağışıklık sistemi resmen birlikte işliyormuş. Hiçbir zaman ölüm kaygısına düşmedim. Bunun için oturup ağlayamam, gülmeyi daha çok tercih ederim.”

“Zihin çok güçlü, siz nasıl onu yönlendirirseniz o da öyle gelir”

Kanser hastalarının ailelerine birçok görev düştüğünü belirten Yeter, “Her kanser türü aynıdır diyemem. Her şeyin tedavisi farklıdır ve ağır olabilir. O yüzden ailelere çok şey düşüyor burada. Bu söylediklerimi kanseri atlatmış biri olarak söylüyorum: Hayatımızdaki her şeyi olumlu yapabiliriz. Psikoloji ve zihin çok güçlü. Siz nasıl onu yönlendirirseniz o da öyle gelir. Yani benim saçımın olmaması bana yeni bir şey açtı. Ben onu tarz yaptım. Peruk ya da bir bone kullanmadım. Giyinmekten ve eğlenmekten taviz vermedim. Yazın kel olmak çok güzeldi mesela. Günde birkaç kez duş alıp sonra saçım nasıl fönlenecek kaygım olmadı. Dip boyam geldi diye boyaya para verme gibi bir derdim olmadı. Bunlar çok eğlenceliydi benim için” ifadelerini kullandı.

Mücadelenin bir başka savaşçısı Naciye Yavuz

Hem 2020 Elazığ depremini yaşayan hem de meme kanseri teşhisini aynı yıl alan Naciye Yavuz oldukça zorlu yollardan geçmiş:

İlk iki göğsümdeki kitleyi kendim fark ettim. Maalesef ailem destek olmak yerine karalar bağladı. Üstüne depremi de yaşamak bizi oldukça yıprattı. Ailem üzüntümü fark etmesin diye daha güçlü durdum. Hastane sürecinde LÖSEV’le tanıştım. O zamana kadar onlara destek olurken nereden bilebilirdim ki bir gün onlarda bana destek olacak? Bu süreçte tanıştığım tüm kanser hastası arkadaşlarıma söylüyorum. Hastalığınızı tanıyın ve size sunulan fırsatları da tanıyın. Çünkü insan kendisi için çabalamalı ve mücadele etmeli.”

Bu süreçte ışığım kedim ve çiçeklerim oldu

Her gün, hastalıkla yüzleşmek, acılarla mücadele etmek zorunda kalan bu kadınlar, aslında yaşamın en derin ve karanlık anlarında bile ışığı bulmayı başarmışlar. Naciye Yavuz bu ışığı bulduğunu, kedisi ve çiçekleriyle bu ışığın renklendiğini belirterek, “Moral demek benim için hayata tutunmak demek. İç dünyanda neler yaşıyorsun bazen kimse anlamıyor. Bu süreçte tek hayatım çiçeklerim ve kedim oldu. İnsan bu süreçte değer verdiklerini, sevdiklerini ve bir ışığı arıyor. Kemoterapi aldım, ameliyat oldum, şimdi ilaç tedavisindeyim. Önce Allah’a sonra hekimlere güveniyorum. Hastalığıma dair hiç soru sormuyor, araştırma yapmıyorum çünkü ne kadar umursarsam beni o kadar üzecek. Sadece şunu söylemek isterim, bu hastalığı geçiren insanların yanında sevdikleri olsun” ifadelerini kullandı.

Esme Yeğen: “Dünyanın en ölümcül hastalığına yakalansan bile sevdiklerin için yaşayacaksın”

Hastalık sürecini anlatırken gözleri dolan Esme Yeğen de birçok kanser hastası gibi ilk başta hastalığı kabullenememiş:

38 yaşında bu hastalığa yakalandım. Hekimim acil bir ultrason istedi ve sonucun kanser olduğunu öğrendim. Ağlayarak hastaneden eve geldiğimde annem kabullenemedi, bir daha beni hastaneye göndermek istemedi. Fakat nihayetinde kabullendik; aslında kanser ismi kötü bir çağrışım yoksa mücadele edilebilir bir hastalıkmış.

Bu süreçte aile desteği çok önemli; ağabeyim ve annem hep yanımda oldu. Küçük bir yeğenim var, ‘ağaçlar, yollar teyzeme şifa verin’ diye dua ederdi. Bunun üzerine şunu düşündüm: Dünyanın en ölümcül hastalığına yakalansan bile sevdiklerin için yaşayacaksın. 2013’te ameliyat oldum, göğsüme ilk başta bakamadım ama şimdi alıştım. Çevrem beni hep destekledi ama kimse hastalığın adını kullanmazdı. Toplumda buna ‘pis hastalık’ diyorlar, ne kadar cahilce… Ben bu hastalığı atlatınca bunu daha iyi anladım.”

“Biz kanserden güçlüyüz yeter ki pozitif düşünelim”

Babasını da kanserden kaybeden Yeğen, diğer hastalara şu çağrıda bulundu: “İlk öğrendiğimde babam aklıma geldi, ben de bu kadar yaşayacağım herhalde dedim. Sonra diğer kanserli hastalarla tanışıp mücadele ederek başardım. Bu hastalığa yakalananlara şunu söylemek isterim: Biz kanserden güçlüyüz yeter ki pozitif düşünelim. Moral çok önemli ve bu hayatı sen yaşıyorsun.”